KOLAY in English translation

easy
kolay
yavaş
basit
rahat
sakin ol
ağırdan
easily
kolay
kolaylıkla
çabuk
rahatlıkla
rahat
simple
basit
kolay
sade
sıradan
yalın
easier
kolay
yavaş
basit
rahat
sakin ol
ağırdan
easiest
kolay
yavaş
basit
rahat
sakin ol
ağırdan
simpler
basit
kolay
sade
sıradan
yalın

Examples of using Kolay in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Böyle söylediğin zaman kolay oluyor.
IT'S EASY WHEN YOU JUST SAY IT.
Yapılması çok kolay bir şey.
A VERY EASY THING TO DO.
Bunun benim için kolay olduğunu mu düşünüyorsun Rachel?
You think that was convenient for me, rachel?
Çok kolay olmuştu.
It was a cinch.
Kolay olduğu için seni dönüştürmedim ya da kan ihtiyacı için.
I didn't turn you because it was convenient, or because of some selfish need for blood.
Bu görev kolay olmayabilir, ama imkansız değil, efendim.
The task can be difficult, sir but it's never impossible.
Deb, bunun kolay olacağını beklemeyecek kadar zekisin.
Deb, you're too smart to think that this was gonna be easy.
Bunun kolay olacağını düşünerek kendimi kandırıyormuşum.
I have been fooling myself thinking this was gonna be easy.
Çünkü kolay olsa herkes yapardı diyorlar.
Because they say, if it were easy, everyone would do it.
Onca parayı kolay olmasını istediğim için ödemedim.
I didn't pay all this money'cause I want it easy.
Dalga geçmek kolay, Miles. Ama hepinize kızgınım.
Miles, it's so easy to take the piss but 'm angry with all of you.
Onları halletmek kolay, ama köyü hasarsız ele geçirmeliyiz.
It is easy to conquer them but we have to get the village without any damage.
Bu çok kolay kullandığım bir kelime değildir ama mükemmel.
This isn't a word I use lightly, but… excellent.
Bil ki bu emir ne kolay verildi ne de pişmanlık duyulmadan.
Know that it was not given lightly. Nor absent regret.
Epey kolay oldu.
It was pretty straightforward.
Çok kolay bulunur bir yerde değil.
It's not going to be a cinch finding it.
Bırakması kolay bir şey değil.
Not that it's any picnic to quit.
Sizin gibi kurtulması kolay personelleri tercih ediyorlar.
They prefer staff like you that are easier to get rid of.
Giydiği elbiseler içinde düğmeleri en kolay açılanı bu tişört, derdi.
Said it was easier to unbutton than anything you ever wore.
Kimse bunun kolay olacağını söylemedi.
No one said this was gonna be easy.
Results: 38720, Time: 0.0319

Top dictionary queries

Turkish - English