KURTARMAKTA in English translation

saving
kurtarın
kurtaracak
tasarruf
hariç
kurtar
sakla
koru
kaydet
ayır
rescue
kurtarmak
cankurtaran
save
kurtarın
kurtaracak
tasarruf
hariç
kurtar
sakla
koru
kaydet
ayır
salvaging
hurda
enkaz
kurtarma
atıl

Examples of using Kurtarmakta in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Duke, bu ligde kurtarmakta, topu dışarı çıkarmakta
The Duke leads the league in saves, strikeouts per inning
Duke, bu ligde kurtarmakta, topu dışarı çıkarmakta ve vurucuyu haklamakta lider.
And hit batsmen. The Duke leads the league in saves, strikeouts per inning.
Sana onu kurtarmakta yardım etmek istiyorum.
I'm trying to help you save it.
Eğer olursa, Anisein öğreneceklerini seni kurtarmakta kullanabileceğini düşünüyor.
If it happens, he thinks Anise can use what she would learn to save you.
Size bu zavallı vücudu diğerlerini kurtarmakta kullanmanız için yalvarıyorum.
I beg you use that poor flesh to save the others.
Neyle karşı karşıya olduğumuzu öğrenirsen bu bilgiyi hayat kurtarmakta kullanırım.
If you figure out What we're up against, I will use that knowledge to save lives.
Onu kötü dillerden kurtarmakta fayda var.
It is best to free her from evil tongues.
Yeryüzündeki yaşamı kurtarmakta ciddiysek eğer ciddi bir direniş hareketini oluşturmaya gereksinim duymuş olan insanlar gibi karşı koymaya başlamamız gerekmektedir.
If we are serious about saving life on Earth we have got to start fighting back in the ways that people do when they realize they need to form a serious resistance movement.
Bugün Hayvanları Kurtarmakta, akıllı gelincik… -Çabuk, hadi!
Hurry up, lads, come on! On Pet Rescue today, the clever stoat keeps everyone!
Gemi zaten o gelecekten ama buna rağmen, onu kurtarmakta başarısız oluyor.
And has, thus far, been unsuccessful in saving her. This ship is from that very same future.
Modern tıpta devrim yapmakta ve bir bebeği kurtarmakta başarısız oldun. Hepsini bir defada yapmadın.
You have failed to revolutionize modern medicine and save a baby all in one fell swoop.
Birkaç yıl önce haftanın kızını kurtarmakta bize yardım edeceğini kim söyleyebilirdi?
A few years ago, who would have thought you would be helping us save the girl of the week?
Büyükanneme teşekkür ediyorum… bana hep iyi davrandığı için… ve dünyayı kurtarmakta falan yardımcı olduğu için.
And I want to thank my grandma for always being good to me and for helping save the world and everything.
Kız kardeşini kurtarmakta başarısız olman benim de annemi bulmakta başarısız olacağım anlamına gelmiyor.
Just because you failed to save your sister doesn't mean that I'm gonna fail at finding my mother.
Özellikle benim ve New Delphi ordusunun desteğini alan bir çift canlı, şehri kurtarmakta Claireye yardım edebilir.
A dyad can help Claire to save the city, especially with a New Delphi army and me at his side.
Bu sırada Georgios Paleologos, Dyrrhachiumdan bir saldırı düzenledi ama durumu kurtarmakta başarılı olamadı.
Meanwhile, George Palaiologos sortied out of Dyrrhachium, but failed to save the situation.
Neyle karşı karşıya… olduğumuzu öğrenirsen bu bilgiyi hayat kurtarmakta kullanırım.
If you figure out I will use that knowledge to save lives. what we're up against.
Dünyayı kurtarmakta kararlı.
She's going to save the world.
O yüzden yardım ekipleri kurbanları kurtarmakta güçlük çekiyor.
Therefore, the rescuers are having trouble rescuing the victims.
O durumda zaten kolu kurtarmakta çok geç kalmış oluruz.
In which case, it's already too late to save it.
Results: 94959, Time: 0.0325

Top dictionary queries

Turkish - English