MUTLULUK in English translation

happiness
mutlu
saadet
happy
mutlu
memnun
hoşnut
mutluyum
kutlu olsun
sevindim
neşeli
joy
neşe
sevinç
zevk
joyun
eğlence
keyif
haz
mutluluk
keyfi
bliss
saadet
nimet
mutluluk
nimet içindedirler
cennetin
pleasure
zevk
memnun
keyif
haz
memnuniyet
tatmin
şerefi
mutluluk
keyfi
rızasını
glad
memnun
iyi
memnuniyet
sevindim
mutluyum
happily
mutlu
seve seve
mutlulukla
memnuniyetle
bir şekilde
happier
mutlu
memnun
hoşnut
mutluyum
kutlu olsun
sevindim
neşeli
joys
neşe
sevinç
zevk
joyun
eğlence
keyif
haz
mutluluk
keyfi

Examples of using Mutluluk in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Maggie, gerçekten bu işi iyi yaptığını bilmek mutluluk verici.
I'm glad to know that you're doing so good, Maggie.
Bu benim gün sonuna kadar zihnimde taşımaktan mutluluk duyacağım bir resim.
That is a mental picture I will happily carry around for the rest of the day.
bırakın mutluluk sizi bulsun.
let your bliss find you.
MacMillan Eczacılıkta sizi de aramızda görmek mutluluk verici.
MacMillan Pharmaceuticals could not be happier to have you involved. Oh.
Acemilerden birini böyle hevesli görmek mutluluk verici.
I'm glad to see a new recruit so eager.
Sahip olduğun kadınla mutluluk içinde yaşa.
Keep living happily with her as you have been.
Bir masayı paylaşmak ve özellikle de iş yapmak mutluluk verecek.
It will be a pleasure sharing a table and, especially, doing business with you.
Ama karşılaştırıldığında mutluluk oldu.
but it was bliss by comparison.
Biliyorum, evlilik bana daha fazla mutluluk getirmeyecek.
I know marriage won't make me any happier.
Anitayı bu şekilde andığını görmek ne mutluluk verici, Justin.
I am so glad to see that you are expecting Anita, Justin.
Bununla birlikte ne zaman bu duruma düşerseniz sizi tokatlamak benim için mutluluk olacaktır.
Although, I would happily wallop you every time you chase the dragon.
Evet, büyük bir mutluluk.
Yeah, I couldn't be happier.
Siz ikinizi yine yan yana görmek mutluluk verici.
I'm so glad to see you two together again.
Daha Önce Hiç Olmadığın Kadar Mutluluk'' İksiri.
Happily Ever After Potion.
Biliyorum, evlilik bana daha fazla mutluluk getirmeyecek.
I don't believe that marriage will make me any happier.
Şirket telefonlarını böyle önemli konuşmalarınız için kullandığınızı görmek mutluluk verici.
Glad to see you're using the company phones for important calls.
Biliyorum, evlilik bana daha fazla mutluluk getirmeyecek.
I know that marriage will not make me any happier.
Littleton ayrıca her yıl düzenlenen Pollyanna Mutluluk Gününe de ev sahipliği yapıyor.
Littleton also hosts a festival known as"The Official Pollyanna Glad Day" every summer.
Biliyorum, evlilik bana daha fazla mutluluk getirmeyecek.
I know that marriage won't make me any happier than I am now.
I o şimdi Pariste olmaktan mutluluk eminim.
I bet she's glad to be in Paris right now.
Results: 6007, Time: 0.0367

Top dictionary queries

Turkish - English