Examples of using Naif in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Biliyorsun, çocuklarımı naif yetiştiriyorum.
Rahiplerin metinleri göründükleri kadar naif değil.
bu Tanglong adamı naif.
O baloncuğun içinde yaşamak için… naif bir gerçeklik içinde.
Biz bir şey değişebilir düşünmek naif. Hatırlıyor musun?
Bütün mahalle seni naif biliyordu.
Ama inan bana onlar benim kadar naif olmayacaklar.
Frida, lütfen… Naif davrandım.
Buna öyle bir yaklaşıyorsun ki, sanki naif bir Yahudisin.
Ama senin için bunlar naif şeyler.
Naif yanlışlamanın yerine, Popper; bilimin ilerleyişinin, yanlışlanmış önermeler değil de, yanlışlanmış kuramların peş peşe reddedilmesi olduğunu düşünüyordu.
Genç ve naif olduğum zamanlarda olsaydım,
Kars belediye başkanı olarak görev yaptığı dönemde heykeli yaptıran Naif Alibeyoğlu, SETimesa verdiği demeçte,'' İnsanları biraraya getirecek bir şey inşa etmek istedik.
Valentinin naif espri anlayışı doğrudan dadaist, sosyal dışavurumcu ve yeni nesnellikçi akımlarla alakalı skeçler oluşturmasını sağlıyordu.
Bazen gözüme çok naif görünüyorsun, ama naif olma lüksün yok. Görmüyor musun?
Naif. Diğer tarafta bizi neyin beklediğiyle ilgili bir korkuyla onun ne olduğuna bağIı.
Bu yıl, programda Sırp amatör naif sanatçıların ülkede bir ilk olan atölyesi de yer aldı.
Dolayısıyla naif yanlışlama, birçok tartışmalı konudaki(
Dolayısıyla, naif yanlışlama, objektif kriterlere güvenen bilim insanlarına,
bunları'' naif'' olarak nitelendirdi.