NETICE in English translation

• results
• outcome
• is the upshot
• conclusion
• consequence
• end
• result

Examples of using Netice in Turkish and their translations into English

Bir kere hasta gibi giderek netice almıştım.
I got results once by posing as her patient.

Bütün değişkenler gösteriyor ki son netice örnekle eşleşiyor.
All variables accounted for… the end result matches the sample.

Yıl 1609du ve bu defa, netice, her şeyi değiştirecekti.
It was 1 609, and this time, the results would change everything.

İki türlü de netice aynı.
Either way, the result is the same.

Görülemeyecek gibi değil. Netice.
Is plain to see. The result.

Hep aynı hal ile farklı netice ummak beyhudedir.
It's unwise to expect different results when the approach is the same.

Ve işte netice.
And here is the result.

Netice, oğlun babasından bir şey öğrenip öğrenmediğini gösterecek.
THE OUTCOME TO PROVE IF SON HAS LEARNED ANYTHING OF WORTH FROM FATHER.

Hedef ve amaç. Netice ve müfredat.
objectives and targets and outcomes.

Peki netice nedir?
So, what was the upshot?

Netice ne oldu?
What was the upshot?

Netice itibariyle onun iyiliği için yaptım.
In the end, and for her own good, I prevailed.

Netice neydi?
What was the issue?

Netice de, üniversite için param kesinlikle yok.
So the upshot is, I have absolutely no money for college.

Netice bu.
So it's this.

Netice itibariyle hizmetinize ihtiyacım kalmadı, beyler.
I won't be needing your services after all, gentlemen.

Netice nedir? Çok dehşet verici, dostum.
What's the tally? Those are horrendous, dude.

Netice de bu bowling falan değil.
I mean, it's not like it's bowling.

Idrar testinde netice pozitif çıktı. Steroid için yaptığımız.
Your urine tested positive for anabolic steroids.

Netice seni şaşırtacak.
Well, you would be surprised.