OTURMA ODASININ in English translation

• living room
• sitting room
• the living room

Examples of using Oturma odasının in Turkish and their translations into English

Bayan Christieyi oturma odasının altında Hectorina MacLellan, Rita Nelson
We have got Mrs Christie under the sitting room, Hectorina MacLellan,

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım…
So I went back out there, on the living room floor, I put an ounce of heroin seven to nine.

Bay Claytonı burada bıraktım. Oturma odasının kapısında. 18:00i biraz geçiyordu.
I left Mr. Clayton here, outside the sitting room door that must be just after 6 o'clock.

Duştan çıkana kadar… benzine bulanmış elbiselerimin… oturma odasının halısını benzine buladığını fark etmedim.
It's not until after I get out of the shower that I realize my gas-covered clothes have been soaking in the living room rug this entire time.

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım… ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim.
And I sent the father on a ride, seven to nine. So I went back out there, I put an ounce of heroin on the living room floor.

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım…
I put an ounce of heroin on the living room floor, So I went back out there,

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım… ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim.
And I sent the father on a ride, seven to nine. I put an ounce of heroin on the living room floor, So I went back out there.

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım…
I put an ounce of heroin on the living room floor, and I sent the father on a ride,

Sonrasında tekrar içeriye gidip… oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım… ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim.
So I went back out there, and I sent the father on a ride, seven to nine. I put an ounce of heroin on the living room floor.

Bir Noel ağacı çizmişti. oturma odasının duvarına Ve, Noel sabahı, Biraz yeşil boya bulup.
And she painted a Christmas tree… So, on Christmas morning, she found some green paint, on her living room wall.

Bu arada, oturma odasının kapısını pansiyonerler beri, Grete uyumuştu geldi, sahnede de açmıştı.
Meanwhile, the door of the living room, in which Grete had slept since the lodgers had arrived on the scene, had also opened.

mutfak ve oturma odasının arasındaki duvarı.
you an open concept. between the kitchen and the living room.

Birdenbire gözümün önüne gelen kafamdaki tüm görüntüleri ve ailemin oturma odasının temiz duvarlarına sıçratmayı önlemeye çalışıyorum.
And splattering against the clean walls of my parents' living room. I try to prevent all the images in my head from bursting out of my eyes.

Ve ailemin oturma odasının temiz duvarlarına sıçratmayı önlemeye çalışıyorum. Birdenbire gözümün önüne gelen kafamdaki tüm görüntüleri.
I'm trying to keep all those images coming into my head from getting out and splattering on the walls of my parents' neat living room.

Sonrasında tekrar içeriye gidip oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım
So I went back out there, I put an ounce of heroin on the living room floor, and I sent the father on a ride,

Gregor hemen getirmek için kararlı, oturma odasının kapısını bir pozisyon aldı nasılsa
Gregor immediately took up a position by the living room door, determined to bring in the hesitant visitor somehow

Onlar gider gitmez, oturma odasının perdelerini kapat, gece seni görmeye geleceğim.
As soon as they're gone, you close the shades in the living room, and I will come see you during the night.

Daha sonra, senin ne isteğine göre oturma odasının yüksekliği artırılacak,
Then, according to what you wished for, the height of the living room will be increased,

Oturma odasının neresinde olduğunu bilmiyorum ve içimden aramak da gelmiyor.
I don't know where in the living room, and I don't feel like looking for it.

Gurme mutfağımızdan çıkarken kendimizi oturma odasının sıcak kucağında buluyoruz tekrar.
And as we make our way out of the gourmet kitchen, we find ourself back in the warm embrace of the parlor.