PARÇALARI in English translation

pieces
parça
pay
eseri
dilim
parts
yarı
kısmen
bir parçasi
kısmı
bir parçası
bölüm
rolü
dahil
tarafı
bölümünü
fragments
parça
kırıntısı
bir fragmanı
parçası bulunduğunda tarih 2 mart 2006ydı
bits
biraz
bir parça
daha
azıcık
ufak
kısım
ısırdı
tracks
takip
pist
parça
ray
atletizm
koşu
izini
yolu
bul
izle
shards
parça
çömleği
kırığı
kristali
components
parça
bileşeni
bileşen
öğe
unsuru
particles
partikül
parça
tanecik
chunks
dobiş
parçası
yığını
bir kısmı
büyük
chips
çip
cips
fiş
hık
yonga
yongası
parçası
cipi

Examples of using Parçaları in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu parçaları neden gemiye getirdin? Teşekkürler?
Thanks. Why have you brought these items aboard?
Parçaları, insanoğlunun yeryüzünde ortaya çıkmasından önceki… kambriyum öncesi devrine ait.
Particles collected date from pre-Cambrian times, before man walked on Earth.
Pikap ve Bongo şasi ortak ön süspansiyon ve fren parçaları ile farklıdır.
The 1000 pickup and Bongo chassis are different, with common front suspension and brake components.
Hatta değil. Hayır, dostum, şuradaki parçaları patlattın.
No, dude, you blew into chunks right over there. Not even.
Para parçaları yere saçılıyor.
Scraps of money fluttering to the ground.
Bana biraz buz parçaları getirir misin hayatım?
Do you think you can get me some ice chips, honey?
Teşekkürler. Bu parçaları neden gemiye getirdin?
Thanks. Why have you brought these items aboard?
demir oksit ve alüminyum parçaları termit oluşturur.
Ferric oxide and aluminum shavings create thermite.
Cyborgda biyonik ve sibernetik parçaları yaptığı şey.
It's what Victor Stone's dad used to make Cyborg's bionic and cybernetic components.
Başla hadi! Kırmızı şarap sürahileri… Izgara et parçaları.
Jugs of red wine… Get started! Chunks of grilled meat.
Hedef seçimi, stratejinin parçaları içinde en önemli ama en az gösterişli olanıdır.
Target selection is one of the least glamorous but most important elements in any strategy.
Kağıt parçaları, buzdolabı kapıları.
Scraps of paper, refrigerator doors.
Ve plastik parçaları her yere yayılmış.
Plastic flakes everywhere inside.
Kutlamalık buz parçaları için tam zamanında geldin.
You're just in time for some, uh, celebratory ice chips.
Bunlar pahalı koleksiyoncu parçaları. Bakar mısın?
These are expensive collectors' items, okay? Excuse me?
Suşiler Güney orkinosuyla dolu olacak, sanki elmas parçaları gibi.
The sushi rolls are going to be filled with southern bluefin tuna and, like, diamond chunks.
Bu fotoğrafın en önemli parçaları ne, biliyor musun?
You know what the most important elements in this picture are?
Bunlar pahalı koleksiyoncu parçaları. Bakar mısın?
Excuse me. These are expensive collectors' items, okay?
Küçük buz parçaları getirdim. Değil mi?
I brought ice chips. Right?
Kaptan, gemi bir çeşit yüksek enerji parçaları yayıyor.
Captain, the craft is emitting some type of high-energy particles.
Results: 4879, Time: 0.0628

Top dictionary queries

Turkish - English