RENKLERDE in English translation

• colors
• colours
• hues
• color
• colored
• coloured
• colour

Examples of using Renklerde in Turkish and their translations into English

Senin için sade renklerde ceket pantolon takımı öneririm.
For you, I would suggest some pantsuits, perhaps muted in color.

Ayrıca tablolarında çeşitli renklerde çiçekler seçerek buketleri ucuza satın aldı.
He also purchased bouquets inexpensively, choosing flowers in a variety of colors for his paintings.

Kelimeleri ve rakamları farklı renklerde görüyorum. Mesela 3 rakamı turuncu.
I see words and numbers in colors, like the number 3 is orange.

Renklerde sen kazandın.
You win at colors.

Renklerde aşkın dili birdir.
In the colours is the language of love.

Özellikle renklerde kendimi geliştirebiliyorum.
In the colours especially, I can develop myself.

Renklerde bazı çeşitlilik görürsünüz.
You will see some variation in colours.

Renklerde bir akma yok.
The colors don't bleed.

İpucunun halen renklerde olduğunu düşünüyorum.
I still think the clue must be in the colors.

Renklerde kanarya sarısı
As for colors, canary yellow

Masayı renklerde donatmak, amacın bu olmalı.
Make it come alive with color and tenasity.

Baya tıknaz bir görsel. Renklerde o kadar iyi değil.
Pretty blocky, the colors aren't that great.

Hayal ettiğim renklerde.
The colors I have been dreaming of.

Sorunun cevabı Güneşin kendi ışığındaki renklerde keşfedildi.
The answer was discovered in the colors of the sunlight itself.

Kırmızı ve siyah renklerde.
Orange and black… on Central.

Bu iki kumaş farklı renklerde.
The colors are all different.

Karın çarşaf gibi serildiği yerdeki renklerde.
J‘ In colors on the snowy linen land.

Appleın sağladığı tek şey renklerde önderlik.
The only thing Apple's providing now is leadership in colors.

Her çeşit ipe sahipti, farklı uzunluklarda bütün renklerde beyaz ve kırmızı yeşil
He had all kinds of cords, all lengths… all colors White and red… green

Parlak renklerde giyinmek ile koyu renklerde giyinme gerekliliği arasındaki zevk çekişkisini çözmektir.
Is to solve the contradiction between the pleasure of wearing bright colours and the necessity of wearing dark colours.