SALLANIYOR in English translation

shakes
sıkışın
sıkmak
milkshake
sıkışalım
el sıkışalım
salla
titriyor
sallandığını
çalkala
sars
swinging
salıncak
salla
sallan
savur
vuruş
uğra
yumruk
salınım
savrulacaksın
hanging
asar
sıkı
biraz
bir
bekle
asın
dur
asılı
dayan
asmama
swaying
sallan
salınırken
salla
etkiliyor
etkisi
swayi
ikna
rocking
kaya
taş
rockn
taşı
salla
dangling
sallanan
sallandıracaklar
salla
sarkıyorsa
sarkıtıyorsun
wobbly
titrek
sallanıyor
titriyor
oynak
başım dönüyor
sendeliyorum
is wobbling
a-rocking
sallanıyor
is shaky
jiggling

Examples of using Sallanıyor in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Isındı ama çok sallanıyor.
Warm, but it's really wobbly.
koş Yüzünde masumiyet Kolların sallanıyor.
run… innocence on yourface, arms swaying.
Kulenin tepesinde boş boş sallanıyor!
Dangling hollow from the tower!
Evet, bütün ev sallanıyor.
Yeah, my whole house shakes.
Dört, ilmik sallanıyor.
Four nooses swinging.
Testis torbası sağlam… ama orada öylece sallanıyor. Ne oldu?
What? Well, his scrotum is intact, but it's just hanging there?
Minibüs sallanıyor. Bence kapıyı açma.
Then don't go a-knocking. That van's a-rocking.
Köprü sallanıyor. Kaldırın!
Lift. This bridge is wobbling!
Tekne sallanıyor.
Rocking boat.
Dallar gibi sallanıyor.
Swaying like the branches.
Hey garson, bu masa sallanıyor.
Hey, bar-boy, this table's wobbly.
Yürüdüğü zaman yer sallanıyor.
When he walks the very ground shakes!
Ve benim alet sallanıyor.
And my Johnson swinging.
Sağol.- Şuradan bir ip sallanıyor.
Thanks.- You have got a thread hanging there.
Öyle yükseklerde ki kulenin tepesinde boş boş sallanıyor!
Dangling hollow from the tower. So high up!
Minibüs sallanıyor. Bence kapıyı açma.
That van's a-rocking. Then don't go a-knocking.
Yer nasıl sallanıyor böyle?
How come the ground is wobbling like that?
Evet, ama sallanıyor.
Yes, but it is shaky.
Masa niye bu kadar sallanıyor?
Why is the table so wobbly?
Rebecca sallanıyor.
Rebecca's rocking.
Results: 260, Time: 0.0515

Top dictionary queries

Turkish - English