SEN SORDUN in English translation

• you asked
• you ask

Examples of using Sen sordun in Turkish and their translations into English

Sen sordun, bende sana her şeyi anlattım.
You will ask and I will tell you everything.

Soruyu sen sordun. Hımm, Claire.
Well, Claire… you have asked the question.

Soruyu sen sordun. Hımm, Claire.
You have asked the question. Well, Claire.

Sen sordun. Sekreterimi ele al mesela.
Take my secretary, for instance. All right, you asked for it.

Sen sordun ve onlar da kabul etmediler.
You have asked, and they have denied it.

Yardımıza gerekmiyor gibi. Sen sordun, daha iyi görünüyor.
Even without our help. You ask me, he's looking better.

Sen sordun, tamam mı?
You-you asked me, OK?

Sen sordun daha iyi oldum.
I'm fine too, since you asked.

Çünkü sen sordun, Kevin!
Because you asked me, Kevin!

Claire, soruyu sen sordun.
Claire, you have asked the question.

Ama sen sordun.
you could sue me. But you did ask.

Hayır, ama sen sordun.
No, but you asked for it.

Öldükten sonra ne olacağını sen sordun.
You asked me what happens after you die.

Claire, soruyu sen sordun.
You have asked the question. Well, Claire.

Sekreterimi ele al mesela. Sen sordun.
Take my secretary, for instance. All right, you asked for it.

Evet sordular! Hatta sen sordun.
Yes, they did, you asked me.

Evet, önce sen sordun.
Yes.-I asked you first.

İnsanların hakkında ne düşündüğünü sen sordun.
You asked me what people say about you..

Bana sen sordun, cevabım da şu, bence onun beyninde tuhaf kimyasal tepkimeler yaşanıyor.
You asked me, and my answer is I think there's some weird chemistry going on in his brain.

Hey, sen sordun,'' ne gibi diye?'' Ben de söylüyorum.
Hey, you asked me,"like what?" So I'm telling you..