Examples of using Sevap in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
O gün tartı haktır. Kimin( sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Kimin( sevap) tartıları hafif gelirse, işte onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır.
Biz o evi insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri
Kimin( sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır.
Kimin de sevap tartıları hafif gelirse,
Günah ile sevap, iyi ile kötü,
sorsana o meleğe defterimize kum tanesi kadar sevap yazmış mı?
kötülüklerden korunsalardı elbette Allahtan elde edecekleri sevap, daha hayırlı olacaktı. Bir bilselerdi bunu!
cennet ve cehennem, sevap ve günah!
terazi haktır. Kimin( sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır.
yaptıkları işin daha güzeliyle Allahın kendilerini mükâfatlandırması için sevap yazılmaması mümkün değildir.
İnsanlar tarafından işlenen sevaplar ve günahlar… bu karmadır.
Günahı ve sevabı nasıl tanımlarsınız?
Günah ve sevabı anlamak bir ömür sürer.
Ama bırakın, bu günahın sevabını, günahını.
Birinin komşusuna yardım etmek sevaptır.
Ve ayrıca affetmek sevaptır.
Lütfen şimdi günah ile sevabı açıklayın.
Bayan Kamilanın yapacak sevapları var.
Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever.