Examples of using Sevmekle in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Tekrar etmek gerekirse: Veganizm ne bir beslenme çeşidi ne de hayvanları sevmekle ilgili bir mesele. Bu hareket özgürlükleri savunmakla ilgili.
ebeveynlerini sevmekle başlar… bir süre sonra, onları yargılarlar… nadiren de onları affeder.
Bence o iyi bir kız… ve sevmekle iyi olmak arasında hoş bir çizgi vardır.
Sonra da annemin sevgilisinin araba lastiklerini kesmedim diye… annemi daha çok sevmekle suçladı. Affedersin. Evet.
Bu sevmekle ilgili bir şey kimse tam olarak anlamıyor, değil mi?
onlarla bağ kurmak sınırlar koyup onları sevmekle ilgili.
Sonra da annemin sevgilisinin araba lastiklerini kesmedim diye annemi daha çok sevmekle suçladı.
Kızları sevmekle beraber… bebeği yanlız bırakmak için onlara güvenmezdim.
Hayatım boyunca… ülkemi sevmenin hükumeti ve partiyi sevmekle… aynı şey olduğuna inandırıldım.
Hayatım boyunca… ülkemi sevmenin hükumeti ve partiyi sevmekle… aynı şey olduğuna inandırıldım.
Babam beni sevmiyor.- Ne sebebi?
Bu faturayı ve başkan Bushu sevmiyor.- Bildiğimiz çoğu cumhuriyetçi.
Bu faturayı ve başkan Bushu sevmiyor.- Bildiğimiz çoğu cumhuriyetçi.
Şeyy… çok sevmiştim. Bir Emma vardı.
Çorba sevdiğini bilmiyordum.- Hey, Jerry!
Senin İspanyol müziğini sevmiyor. Onu korkutuyorsun.
Beni o şekilde sevmiyor veya öyle düşünmüyor.- Hayır.
Ev sahibi gürültü sevmiyor demedim mi ben sana?
Hayır, Sockatoo Pembe olanı sevdiğini sanıyordum.
Malya, biliyorsun ailem… Hayatın sevmek için olduğunu biliyorum.