Examples of using Sosyal ve ekonomik in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
LA büyük bir metropol ve büyük bir alana yayılmış sosyal ve ekonomik dengesizlikleri var.
Coğrafya mı?- LA büyük bir metropol ve büyük bir alana yayılmış sosyal ve ekonomik dengesizlikleri var?
Daha derin anlamda ele alınırsa, Acquisnin benimsenmesi açısından yerel kurumların gerçek işlevselliği, sosyal ve ekonomik performansın ön koşulu olarak değerlendirilir.
Etiyopya hala'' yarıfeodal'' bir ülkeydi ve vergi usullerini reforme ederek sosyal ve ekonomik yapıyı değiştirmek isteyen imparatorun teşebbüsleri,
Kürt azınlığın gruba verdiği desteği önlemek isteyen Ankara, Kürt toplumunun sosyal ve ekonomik sorunlarını ele almak ve haklarını artırmak için Ulusal Birlik Projesi kapsamında çeşitli yasal adımlar attı.
Kostunica, yaptığı konuşmalarda bu seçmenleri motive edeceğini düşündüğü sosyal ve ekonomik sorunlara değinirken,
Geniş kapsamlı sosyal ve ekonomik reform sözü veren, Anayasayı temel insan hak
Dahası, CPHRF geçici olarak yurtdışında yaşayan Kosovalı vatandaşların nüfus sayımından dışlandığını ve bunların çoğunluğunun'' nüfus sayımının başlıca amacı'' olan Kosovalı ailelerin sosyal ve ekonomik koşullarını tanımlamada belirleyici olduklarını ileri sürüyor.
Türkiyede hukuki güvencenin olmadığını belirten Gabriel, sosyal ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirileceğini söylemişti.
İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi IMF ve Avrupa Komisyonunu ülkesinin uzun zamandır geciken sosyal ve ekonomik reformları hayata geçirmede kaydettiği ilerlemeyi izlemeye'' davet etti.
uluslararası politikada ve iki bölgenin sosyal ve ekonomik yaşamlarında hissedilmektedir.
hukuk ve düzen, ve sosyal ve ekonomik güvenliğin halkın ilerleme görmek istediği alanlar olduğunu da sözlerine ekledi.
Örgütlü suçlar ile sosyal ve ekonomik düşüş.
Dünya Bankasının Tiran misyon başkanı Nadir Muhammed,'' Bu stratejinin amacı sosyal ve ekonomik kalkınma amaçlı Arnavutluk Ulusal Stratejisini ve AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşması konulu müzakere sürecini desteklemektir,'' dedi.
Yasa tasarısında, turizm sektörünün'' ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlama, daha fazla gelir getirme,
İsyan Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen sosyal ve ekonomik koşullar ve 1918 grip salgının neden olduğu yoksulluk,
Ghetau,'' Yeni bir AK metodolojisi, siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanan ekstra gerginlikle bir sosyal ve ekonomik kriz ortamı ve devlet makamlarının otoritesinin dağıldığı yönündeki algı.'' dedi.
Beyaz üstünlüğünü savunanlar Hz. Elijah Muhammedi siyah ırkçılığını savunmakla suçlayarak kendilerini unutturmaya çalışıyorlar. Ama o, ülkedeki siyah insanların bakışını sosyal ve ekonomik durumunu iyileştirmeye çalışıyor.
Dünya Bankası Başkanı Jim Wolfensohn konuşmasında sık sık sosyal ve ekonomik meselelerin gelişmeyle ayrılmaz biçimde bağlantılı olduğunu,
Birliğe katılımının bir yıl ertelenmemesi için, reform çalışmalarının sosyal ve ekonomik performansla desteklenmesi gerekiyor.