Examples of using Tek düşünebildiğim şey in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Tek düşünebildiğim şey o adamın bana tuzak kurduğuydu.
Tek düşünebildiğim şey, Kiranın Yotsubaya yardım ediyor olduğu.
Chad, sana baktığımda… tek düşünebildiğim şey…'' Kral.
Chad, sana baktığımda… tek düşünebildiğim şey…'' Kral.
Chad, sana baktığımda… tek düşünebildiğim şey…'' Kral.
Tek düşünebildiğim şey… Peter olsa ne yapardı?
O an tek düşünebildiğim şey, ne kadar şansımın olduğuydu?
Yapacak bir çok işimiz var, ve tek düşünebildiğim şey, sen ve ben ve.
Korkum… tek düşünebildiğim şey… herkes ölecek
Lawrenceın teklifi yüzünden aşırı sevinmeliyim ama tek düşünebildiğim şey annemin bana kızı gibi okuması.
Onunla sevişirken tek düşünebildiğim şey, senin o tavanı görsen ne kadar seveceğindi.
İşte şimdi, ben öldüğümden bu yana ilk kez oraya gidiyorlardı ve tek düşünebildiğim şey benim de onlarla gitmek istediğimdi.
Mike elini pantolonuma soktuğunda kendimi bir garip hissetmiştim. Çünkü tek düşünebildiğim şey elinde siğillerdi.
Hasattan beri her gün, uyanık olduğum her an tek düşünebildiğim şey ne kadar korktuğum.
Hasattan beri her gün, uyanık olduğum her an… tek düşünebildiğim şey ne kadakorktuğum.
Tek düşünebildiğim şey Muirfield, ama onların bu şekilde dikkatleri üzerime çekmek isteyeceklerini sanmıyorum.
Tek düşünebildiğim şey eğer her şey farklı olsaydı durumumun nasıl olacağı.
Piknik sepetimdeki kirli tabaklardan çıkan şıngırtılar arasında eve doğru yürürken tek düşünebildiğim şey Juliydi.
eski köpek kâseleriyle Evin bahçesinde kalakalmıştım, tek düşünebildiğim şey Ben evsizim.
Tek düşünebildiğim şey, Aman Tanrım, küçük bir yaşlı İtalyan kadını ateşe verecekler ya da bir çocuk öldürülecektir