Examples of using Tutarsak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Profesör Emorye göre, eğer masraflar için bir üst limit belirler ve davacıyı tüm mahkeme giderlerinden sorumlu tutarsak, fuzuli hukuki itilafların hepsini ortadan kaldırabiliriz.
Yeterince kolay. Ama bu olayları gizli tutarsak, bunun… işimize karışmasına izin vermeyelim.
bizim için geri gelecek. Bu sadece benim görüşüm Çavuş ama bu ormanda bir hat tutarsak.
Eğer bu adamı hayatta tutarsak Felicia Potter bize izinsiz tedavi,
Öyle bir güçle herhangi birine güvenebilir miyim bilmiyorum ama onu burada tutarsak izleyebilirim ve onu kullanabiliriz.
Hazır beklerken, bunu herkese anlatmak istiyorum eğer aklımızı açık tutarsak, bugün eve gidemememiz için bir sebep yok.
Müşteriyi telefonda ne kadar uzun tutarsak.
Uyandığında halüsinasyon olasılığı o kadar yüksek olur. Doğru. Onu ne kadar uzun tutarsak.
Olmalı. Kütüphane adına ele geçirmesini önleriz. Onu yeterince tutarsak, büyüyü yolundan saptırıp.
Olmalı. Kütüphane adına ele geçirmesini önleriz. Onu yeterince tutarsak, büyüyü yolundan saptırıp.
En azından biliyoruz ki, eğer denizimizi solumuzda tutarsak, Biz kuzeye gidiyoruz.
Ona x ışını tutarsak, altında başka bir şey olduğunu görürüz belki bu çöpe gidecek bir deneydi.
Kalplerimizi bir araya getirir o şekilde tutarsak… ne olursa olsun güvende olacağız.
Hayir, bak, bu bebegi ne kadar tutarsak, olayin elimizde patlamasi ihtimali o kadar articak.
Müvekkillerimizi ayrı tutarsak avukatlar bizde kalır. Ama bu işe yaramaz.
Herkesi birbirinden ne kadar ayrı tutarsak… bu şeyi yenme şansımız da o kadar artar.
Bunu ısıtıp cinayet silahına tutarsak siyanoakrilat buharlaşıp nemle parmak izi oluşturacak. Ne?
Talbotı ne kadar elimizde tutarsak Marcyi bulma şansımız o kadar artar.
Bu ilişkiyi nasıl yürütebiliriz ki, eğer bu şeyleri birbirimizden uzak tutarsak?
Varsaymak mümkündür. bir felaket olasılığını bir kenarda tutarsak Er yada geç tüm bunları geliştireceğiz.