Examples of using Tutuklunun in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Memur Ben-Reuven diyor ki tutuklunun sorgu kaydını silmişsin.
Aslında, bunu tutuklunun önünde söylemesen daha iyi.
Yükleniciler tutuklunun değerlendirmesini yapıp.
Tutuklunun dövmesi olmalı.
Tutuklunun yanında.
Hapis cezası var. Tutuklunun iki müebbet.
İşte burası tutuklunun Bayan Quested ile ilk karşılaştığı yer genç bir kız, İngiltereden yeni gelmiş.
Hanımların dikkatine tutuklunun dul olduğunu ve şu anda
İnsan hakları örgütlerine göre, eski Sovyet cumhuriyetinde 6 bin 500 siyasi tutuklunun bulunduğu tahmin ediliyor,
Ek olarak psikometri incelemesinin sonucunda, bu topuzun tutuklunun sağ elinde bulunduğuna dair bir kanıt var.
Kollarını açmış tutukluyla Leonardo Da Vincinin Vitruvius Adamını eşleştirmiş olma sebebim o tutuklunun akli hasta olması, dikkatinizden kaçmamış olmalı.
Isteme hakkı var.- Durun. Tarikatın kanunlarına göre, tutuklunun, bir şampiyondan dövüşerek mahkemede onu savunmasını.
Isteme hakkı var.- Durun. Tarikatın kanunlarına göre, tutuklunun, bir şampiyondan dövüşerek mahkemede onu savunmasını.
Isteme hakkı var.- Durun. Tarikatın kanunlarına göre, tutuklunun, bir şampiyondan dövüşerek mahkemede onu savunmasını.
Louisnin- tutuklunun.
En baştan beri baş şüpheliydi ama tutuklunun güvenliği için yüzünü sakladılar.
Cezaevi görevlilerinden ikisi tutuklunun önünde diğer üçü de arkasında olur.
Eklemek üzereydim… Ayrıca tutuklunun… olan bir üyenin… savunmasıyla temasta… aramızda bulunduğunu.
Tutuklunun bir diğer arkadaşı… olduğuna inanmamız bekleniyor… olan Profesör Godbolenin ibâdet etmesi Trene yetişememe nedeninin.
Içeriden elektrik verilince yerinden çıkmasın. Onlar eskiden tutuklunun kafasına, böyle bir şey geçiriyorlardı ama önce gözlerine pamuğu bant ile yapıştırıyorlardı ki.