Examples of using Umutlu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Umutlu olmamın tek nedeni artık onun ortalıkta olmaması.
Umutlu olmamam söylendi. Pek fazla.
Umutlu bir şey.
Doktorlar umutlu ama… uçuş maceram yakında sona erecek.
Doktorlar umutlu ama… uçuş maceram yakında sona erecek.
Umutlu, mutlu.
O umutlu, ama çocuk henüz kritik seviyeyi atlatmadı.
Umutlu bir yaşam.
Pek umutlu görünmüyor.
Aramızda kalacak, bana umutlu olmam için bir şeyler söyleyin.
Ama Demokratlar dahi pek umutlu görünmüyor.
Önderoğlu: Davadan umutlu değilim.
Taraftarlar takımın umutları hakkında orta derece umutlu göründüler.
bazı analistler umutlu.
Olay yeri incelemenin, buradaki adli tıp incelemesinden umutlu olduğunu sanmıyorum.
Pek fazla… Fazla umutlu olmamam söylendi.
Berbat durumda, ama doktorlar umutlu.
Senden daha umutlu.
İlk kez Kashmir halkı seçimlerle ilgili çok umutlu.
Uzmanlar tedavi yöntemini belirleyebildikleri için umutlu.