Examples of using Varoluşsal in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
teknik yenilikçiliğe; varoluşsal, sosyal ve siyasi konuların çatışmacı incelenmesine ve merhamet,
Varoluşla ilgili şeylere ilgi duyduğunu bilmiyordum Brad.
Onlara Varoluş dedektiflerine gittiğini söylersin. Onlar da nedenini sorarlar.
Anahtarların varoluş ikilemleri yoktur.
Bir çeşit varoluş felsefesi mi tartışacağız?
Fotoğraf kursları, varoluş felsefesi kursları,
Grete Maigret için bu, varoluşla ilgili bir sorun hâline gelmekteydi.
Şu minik varoluş krizin bitti mi yani?
Varoluş kelimesini biliyorsun ama Filistini bilmiyor musun?
Sadece varoluş krizi yaşıyorum.
Varoluş sorunu yaşayan kişi sensin.
Ama diğer taraftan, varoluş kaygısı hakkında.
Evhanımları her zaman varoluş krizi yaşar.
Ben çok heyecanlandım. Üzgün, perişan ve varoluş boşluğundaki gibi.
Kıskançlık olmadı, varoluş krizi olmadı.
halüsinasyon ve varoluş korkusu vardı.
Ilgi duyduğunu bilmiyordum Brad. Varoluşla ilgili şeylere.
Maddenin varoluşuna kanıt olur.
Varoluşunu size borçlu olan bir hologram.
Sence bu varoluşa, yaşamak denir mi?