Examples of using Vurmak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Silası vurmak için bin beterini yapardın.
Roger, vurmak zorundasın!
Günün sonunda birkaç topa vurmak.
Her zaman bir koro kızına vurmak istedim.
Uyuyamadın mı? Silahsız bir adama vurmak pek Jedi tarzı değil?
Vurmak benim işim. Birbirinize vuramazsınız.
O İtalyalıları vurmak en eğlendiğim şeylerden biriydi.
Ben sadece vurmak olabilir.
Ray de seni vurmak istiyordu.
Bir rahibeye vurmak istemezsin.
Seni vurmak zorunda kalacağım!
Birbirinize vuramazsınız. Vurmak benim işim.
O İtalyalıları vurmak en eğlendiğim şeylerden biriydi.
Ve kapıya vurdu, vurmak zorunda.
Dövme, fugu, şimdi de tavuk vurmak.
Vinny, bu çocuğu vurmak.
Size vurmak zorunda olmak istemiyorum.
Vurmak ya da öldürmek.
Günaydın. Ona vurmak zorunda değildin.
Bu nasıl? Ben sadece vurmak olabilir?