Examples of using Seni vurmak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Seni vurmak zorunda kalırım. Yoluma çıkarsan.
Yoluma çıkarsan, seni vurmak zorunda kalırım.
Şu an seni vurmak çok daha iyi bir seçenek gibi geliyor.
Şimdi seni vurmak zorundayım. Şimdi dışarı.
Şimdi seni vurmak zorundayım. Şimdi dışarı.
Eh, seni vurmak da hoşuma gitmezdi zaten.
Yapma ama neden seni vurmak isteyeyim ki?
Bak, seni vurmak istemedim, adamım.
Burada yakalanırsak seni vurmak zorunda kalırım! Nerede?
Seni vurmak daha basit olmaz mıydı?
At bıçağı dedim. Seni vurmak zorunda bırakma beni.
At bıçağı dedim. Seni vurmak zorunda bırakma beni.
Bak, seni vurmak istemedim, dostum.
Bu da sen silahını çekmeden seni vurmak anlamına geliyor.
Tüm yaptığı seni vurmak.
Uzaylı oğlumu ziyaret etmek ve seni vurmak dışında.
Eğer gitmeyi reddediyorsan, seni vurmak zorunda kalacağım.
Bu bayana yapabileceğim en büyük iyilik seni vurmak olur.
Donun kızarmış ekmek olduğunu söylersen, seni vurmak zorunda kalabilirim.
Şimdi dışarı. Şimdi seni vurmak zorundayım.