Examples of using Vurmak zorunda in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir diğeri bir adamı vurmak zorunda kaldı.
Jacobi sese uyaninca, onu merdivende vurmak zorunda kaldi.
Anil Kapoor, Kashyaptan kurtulmak için onu vurmak zorunda kaldı.
Ya sen. Son kez Seni vurmak zorunda kaldım.
Ya sen. Son kez Seni vurmak zorunda kaldım.
Hayvanları vurmak zorunda olduğunun farkındasın değil mi?
Tüm yeşil ışıklar vurmak zorunda, ama… Biz bu işe yapabiliriz.
Beni vurmak zorunda kalacaksın şerif.
Çünkü vurmak zorunda kalırım.
Boğa fili vurmak zorunda kalacağından korktum.
Ortağını vurmak zorunda kaldın.
Beni vurmak zorunda kalacaksın.
Seni vurmak zorunda kalırsam inan çok üzüleceğim.
O çocukları vurmak zorunda kaldın değil mi?
Seni vurmak zorunda kalabilirim, Taras.
Birini vurmak zorunda kaldı.
Onu vurmak zorunda kalacağımı düşünmüştüm.
Ama sizi vurmak zorunda kalacağız.
Kapıdaki bekçiyi vurmak zorunda kalman kötü oldu.
Kaç kere vurmak zorunda kaldım.