YABANCI BIR ÜLKEDE in English translation

in a foreign country
yabancı bir ülkede
yurtdışında
in a foreign land
yabancı bir ülkede
yabancı topraklarda
yabancı bir yerde
in a strange country
tuhaf bir ülkede
garip bir ülkede
in a strange land
garip bir diyardayım
yabancı bir ülkede
strange land
yabancı topraklarda
tuhaf bir yerdeki
tuhaf bir karada
garip bir ülkede
tuhaf bir ülkede
in an unfamiliar country

Examples of using Yabancı bir ülkede in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Silahsız gezmemeli. Hiçbir Amerikalı, yabancı bir ülkede.
No American should find himself in a foreign land without a pistol.
Yabancı bir ülkede alıkoyulsa ve kaçıranlar fidyelerini şirketten talep etse,
Plausible if he's taken in a foreign country and kidnappers demand a ransom from his company,
Ekibe katılırken yabancı bir ülkede nükleer silah anlaşması durduracağımı düşünmüyordum.
When I signed on, I didn't think I would be stopping a nuclear arms deal in a foreign country.
Tek şansım kabilemizin yabancı bir ülkede doğan ve bilinen tek çocuğunu bulmaktı- Brooklyn denen yerde yaşayan bir kadını.
My only chance was to find the one known offspring of our tribe that had been born in a foreign land- a woman somewhere in this place called Brooklyn.
Hectorun öldüğü gün, yabancı bir ülkede konuk konuşmacı iken, niçin üstü kapalı araç kullanmağa karar verdi?
On the day that Hector died, when he was a guest speaker in a foreign country, why did he decide to drive himself in an ordinary hardtop?
Rusyadaki eski yönetimi onaylamıyorum fakat yine de yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurmak zorunda olanlar için üzgünüm.
Well, I don't approve of how things were managed in Russia, but I'm still sorry for people who have to make a new life in a foreign land.
Zavallı şey… yabancı bir ülkede tek başına o işe yaramaz kitapları okurken… işe yarar tek bir meziyet bile öğrenememiş.
Without learning a single useful skill. Poor thing, alone in a strange country, reading those useless books.
Doğrusu yabancı bir ülkede yabancıysam ve beni arıyorlarsa yapacağım ilk iş görüntümü değiştirmek olur.
I got to be honest, if I'm a stranger in a strange land and people are looking for me, the first thing I'm gonna do is change my appearance.
Şimdi, bu sadece yabancı bir ülkede gizli bir harekât olmayacak. Sözüne güvenmediğim bir adam için çalışıyor olacağız.
Now, not only is this gonna be a covert operation in a foreign country, we're gonna be working for a guy I wouldn't trust to take out the garbage.
Yabancı bir ülkede savaştığında pek çok Romalının… dudaklarından dökülmesi gereken… şu Latin deyimini akıldan çıkartmayalım: Ama kayıplar vermek zorunda kalırsak.
Then let us remember the Latin phrase when he stood embattled in a foreign land, which must have come to the lips of many a Roman But if losses there must be.
Yabancı bir ülkede Amerikalı olarak… yaşamak hakkında bir yazı yazdım.
At a newspaper about being an American living in a strange country. Look,
Yabancı bir ülkede, Amerikalı bir kız, şansı pek yaver gitmeyince evine dönmek için uyuşturucu yutarak para kazanmayı kabul mü etti?
That an American girl in a foreign country down on her luck agrees to swallow drugs for the money to get back home?
Yabancı bir ülkede önemli bir konuşma yapıyordu. Yıl 1997 idi ve Başkan Gene Harrison-Ford Belcher.
Was giving an important speech in a foreign land. The year was 1997, and President Gene Harrison-Ford Belcher.
Yabancı bir ülkede önemli bir konuşma yapıyordu. Yıl 1997 idi ve Başkan Gene Harrison-Ford Belcher.
The year was 1997, and Presidet Gene Harrison-Ford Belcher was giving an important speech in a foreign land.
Zavallı şey yabancı bir ülkede tek başına o işe yaramaz kitapları okurken işe yarar tek bir meziyet bile öğrenememiş.
Poor thing, alone in a strange country, reading those useless books, without learning a single useful skill.
Bir donanma filosu yabancı bir ülkede… limana yanaşınca, gerekli tamiratlar… oradaki bir şirket tarafından yapılır.
Any needed repairs are done by a local maintenance company. When a Navy fleet makes port in a foreign country.
Yabancı bir ülkede!- Pragda… Bir Kazak cadde boyu yürüyor,
And in a foreign land- in Prague- a Cossack walks along a street,
Yıldır yabancı bir ülkede yaşamak zor. çocuk için bu son birkaç.
Living in a foreign country these last few years. It's been hard for her, being the kind of kid she is.
Ama kayıplar vermek zorunda kalırsak yabancı bir ülkede savaştığında pek çok Romalının dudaklarından dökülmesi gereken şu Latin deyimini akıldan çıkartmayalım.
But if losses there must be, then let us remember the Latin phrase… which must have come to the lips of many a Roman… when he stood embattled in a foreign land.
Eğer Harold yabancı bir ülkede… iş yaparken ölürse bu şirkete… beş milyon kazandırır. Gözden kaçırdığınız?
Overlooked? end up dead while conducting business in a foreign country, this would pay out $5 million If Harold were to?
Results: 194, Time: 0.0283

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English