Examples of using Yaranız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Peki şu diğer yaranız?
Bayım yaranız kötü görünüyor.
Yaranız nasıl Bay Gallagher?
Teğmenim, yaranız nasıl?
Yaranız kötü mü?
Yaranız var mı?
Yaranız nerede beyefendi?
Sevdiğiniz biri hayatınızdan koparıldığında yaranız sonsuza kadar kalır.
doyurulamaz bir açlığınız telafisiz hüznünüz ya da benim tabirimle yaranız olmalıdır.
Başka bir çeşit yaralanma yok. Savunma yaraları yok.
Sürücü fena yaralanmış, onu kasabaya götürmeliyiz.
Öfkeli ve yaralanmış olduğunu biliyorum. Ama yapacağımız şey bu.
Daha fazla yaralanma ve kırık kemik bulmayı bekliyorum.
Buluğ çağının yaralarının iyileşmesi yıllar sürebilir.
Yaralı değil. Bu onun kanı değil, Paul.
Gözler ve yaralar hakkında konuşan ben değilim.
Yaralı değil. Bu onun kanı değil, Paul.
Başında yaralanma var. Travma baypası gerekiyor.
İstismar kurbanları bazen yaralarına… bir bağlılık hissederler.
İstismar kurbanları bazen yaralarına… bir bağlılık hissederler.