Примери за използване на Mecburen на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Polisin mecburen ilgileneceği kaos ortamı.
Mecburen bu kararı vermek zorunda kaldık dedi.
Mecburen, Mustafanın nasıl olduğunu bilirsin.
Biz de mecburen sessiz kalıyoruz.
Mecburen kabul ettim, arzuladığımdan değil.
Yani mecburen doğaçlama yaptım.
Mecburen onun evine giderdik.
Mecburen yalnız devam etmem gerekecek.
E mecburen kendi kendini yikamaya baslar.
Erkekler hep işle meşgul olduklarında… kadınlar mecburen tv izlerler.
İkimizde bu işe mecburen getirildiğimi biliyoruz.
Ne yapalım, mecburen döndük evimize.
Tabii ki, mecburen.
Biz zengin değiliz ve seyahat ederken mecburen.
Kitapları ve tabloları canı kadar seviyormuş ama bazılarını da mecburen satıyormuş.
Biraz gariptir ama sizi mecburen öpmek zorundadır.
Devlet mecburen kamu mal ve hizmetlerinin önemli bölümünü tedarik etmeye,
anlamayacak kadar küçüktün, mecburen bir hikâye uydurdum ama.
Lütfen izin ver. Londrada 7 yıl taksi kullandım ve mecburen İngiliz arabaları üzerine uzman oldum.
Rama dediki,'' Bana uymayan şeylere saygı duyamam ve sende mecburen…''.