Примери за използване на Ormandaki на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Ormandaki korkunç bir yaratık.
Bunu söyleyen adam, ormandaki maymunlara inanmıyor.
Ormandaki erkeklerim için gece gündüz endişelenebileceğim konusunda ufak bir kaygı taşıyorum.
Ormandaki çocuklar kimsenin görmediği bir şey gördüler.
Ormandaki bir hayvan tarafından öldürüldüğünü sanıyordum.
Diyelim ki bir çeşit kötülük kölesi, ormandaki iblis tarafından peşimize sürüldü.
Benim babam ormandaki yerlilere özgürlüğü getirmek için kaybolduğundan beri gayet iyi gidiyorum.
Ormandaki komünistlere karşı olan önemli davanıza bir katkı olarak düşünün.
Kullandığımız şey kuvvetimiz de değildi çünkü biz ormandaki en büyük süt çocuklarıydık.
Samurayınkinden daha büyük bir yalnızlık yoktur, belki ormandaki kaplanınki hariç.
Iwa-chan ve diğerleri ormandaki yaz festivaline katılıp eğlendiklerini söylemişti.
Ben ormandaki bir hayvanım, düsturum da şu.
Ormandaki ağaç gibi yere düştü!
Sonra ne oldu? Ormandaki şatosuna çekilip sonraki saldırısına mı hazırlandı?
Ormandaki kır evini inşa etti ve bir keşiş gibi yaşamak için inzivaya çekildi.
Annenin ormandaki küçük gizlenme yerinden bahsediyordum.
Ormandaki Marley Evinden, Bayan Marley.
Ormandaki bütün hayvanları verandaya toplayacaksın sonra.
Ormandaki kocan.
Ormandaki kızı, değil mi?