Примери за използване на Sorsan на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Grantin mezarında kimin gömülü olduğunu sorsan, daha zor bir soru olurdu.
Bana sorsan, fabrikaya da hayır derim.
Sana ne zaman ne olmak istediğimi sorsan bunu söyledim.
Lazım olursa ofisimi kullanabilirsin ama sorsan hoş olurdu.
Kötü adamların ne zaman cehenneme gideceğini sorsan iyi edersin!
Kendine, sen benim yerimde olsaydın ne yapardın diye sorsan daha iyi.
Lois, sorularını sorsan iyi olur.
Bak, dün gece Butch la birlikteydim. Ona da sorsan sana aynısını diyecek.
Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıştık
Eğer onlara sorsan:'' Biz sadece lafa dalmış, şakalaşıyorduk!'' derler.
Aslına bakarsan, şu an ona sorsan kovulduğunu bile hatırlamıyordur.
Bana o zamanlarda sorsan, hayatımın nasıl şekilleneceğini böyle olacağını söylerdim.
Bana sorsan, kıyametin kopmasını izliyoruz,… ama onlara şarap vermeliyiz,
Şefin yanına gidip ölü anne bağlantılarını kullansan da birkaç şey sorsan?
Andolsun ki onlara, kim yağdırır gökten yağmuru da onunla, ölümünden sonra diriltir yeryüzünü diye sorsan Allah derler mutlaka;
Sormam gerekirdi.
Harika bir gündü, sorduğun için sağ ol ve önemli bir haberim var!
Bunu sorduğum için üzgünüm ama acaba karınız bir ihtimal.
Sorduğun şey buysa ben de keşke mecbur kalmasaydık diyorum.
Nerede başladığını sormuştun. Ben