Примери за използване на Tabutunu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Birlikte oturduğu adamın çıkmasını bekliyorum, sonra tabutunu bulup… bunu kalbine saplayacağım.
Babamı istasyonda hatırlıyorum. Elimi tuttu. Üzerine eğilip annemin tabutunu öptü.
Bosnalı Müslüman bir çocuk, 1995 yılında Srebrenicada öldürülen bir akrabasının tabutunu arıyor.
yani şu babamızın tabutunu deviren bebenin.
Bay Ketchumun tabutunu çıkarmak ve Billden önce o telefonu bulmak zorundaydım.
Sen küçük bir çocukken seni taşıyan omuzları şimdi de tabutunu mu taşıyacak?
bir hayaletse tabutunu karıştırman onun hoşuna gitmez bence.
Kadın eylemciler, Nisan ayında İstanbulun merkezinde düzenlenen bir gösteride, Ayşe Paşalının üzerinde'' Devlet korumadı, devlet işbirlikçidir'' yazan temsili tabutunu taşıdılar.[ Reuters].
Belki bugün burada beş tabutun olabileceği düşüncesi kadar büyük.
Birkaç tabutu tekrar kullanmış olabilirim ama siz bambaşka bir şeyden bahsediyorsunuz.
Tabutumu terkedilmis… uçurumun oraya taşıdım.
İlk iki tabut altın folyoyla kaplı tahtadan yapılmış.
Tabuta bu kadar çabuk mu ulaştık?
Tabutu, mezar taşı çiçekler, cemaat nazikti.
Kimse tabutun içine bakmayacak.
Tabutumu hazırla.
Tabutun nerede yapıldığına dair bir şeyler bulmaya çalış.
Tracy tabutu, çiçekleri müziği ve ayinin zamanını değiştirmek istiyor.
Tırnak içinde'' tabuta girmiş'' miydiniz?
Tercihen tabutun için.