Примери за използване на Trene на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Trene olan şeyin aynısı değil mi bu?
Trene saldırırsak kimsenin sağ çıkacağını garanti edemem.
Normalde trene binerim ama oğlum Freddieye ilaç alacağım için acele ettim.
Davidi görmek için trene atlayıp New Yorkun yolunu tuttum.
Bizim trene bakıyor.
Bir gün, trene 1 saat erken biniyor ve saat 5de istasyona varıyor.
Buraya gelmek için trene binerken beni çocuklar uğurladı.
Ruthla trene atlayıp Montreala geri dönsek nasıl olur?
Buradan çıkan ilk trene atlarım, bakalım nereye sürükleyecek beni.
Trene biniyorum sonra
Ama o trene bayan Froy kaybolduktan sonra geldi.
Önündeki trene çarpmadan önce acele edip o şeyi kapatsanız iyi olur.
Seni limana götürecek trene ve gemi biletine yetecek kadar var.
Alewifetan trene binmen gerekecek.
Trene yaptıklarınızın devamını garnizonu alarak getirirsek bütün adamlarım yüreklenirler.
Ama bir kurşun daha duyarsa trene atlayıp sizsiz gidecekmiş.
Trene binmek için çok şişmansınız.
Yine de ikinizde birbirinizi görmek için trene binip buluşuyorsunuz.
Trene mi bindin?
Trene binen veya inen, şüpheli görünen herkesi.