Примери за използване на Ufkunu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Hadi ama, ufkunu genişletir.
Neden olmasın, ufkunu genişletirsin.
O bizim gibi değil. Ufkunu asla genişletmedi, öteki insanların nasıl yaşadığına hiç bakmadı.
her şeyden önemlisi kumar, akıllarının ufkunu doldururdu.
Önünüzde gerçekliğin tüm ufkunu açacak olan, unutulmaz bir oyunda rol almak için bir kez bıkmak olmayacak.
Beni Mary ile beraber yeni ufkunu keşfetmene… yardım edecek bir rehber olarak düşün.
Bir dizi departmandaki çeşitli disiplinlerin toplanması, çeşitli öğretim ve araştırma personelinin araştırma ufkunu daha etkili bir şekilde genişletebilir ve araştırma sonuçları düzeyini geliştirebilir.
kocasının da çocuklarının da kendi ufkunu daraltmasına izin vermezler.
Ve maddenin, olay ufkunu bir kere geçince, nasıl da geriye asla dönemez olduğunu.
Karadeliğin, kütle çekiminin karşı konulmaz bir güç halini aldığı dönen kenarını,'' olay ufkunu'' tanımladı.
Olay ufkunu aşarak geçireceğiniz o tehlikeli yolculuktan bir şekilde sağ çıkmayı başarsaydınız,
Fakat çoğu insan sosyal medyayı birlikte olmak için değil, ufkunu genişletmek için değil; aksine, sadece kendi sesinin yankısını duyduğu, kendi yüzünün yansımasını gördüğü,
Sanki kendi oğlumuzmuş gibi başarılarından gurur duyarak hiç aklına geliyor muyuz diye merak ederek ve belki de ufkunu birazcık bizim genişlettiğimizi varsayarak ufkunun nasıl genişlediğini hiç hatırlamasa bile izliyordum.
bunu kimseye tavsiye etmem-… olay ufkunu saniyeler içinde geçer
Olay ufkunu, yani kara deliğin sınırını,
Bay Tyler, Ufuk hattında bir gemi direği görünüyor!
Ve ufukta şirketin geleceğini koruyacağını bildiğim bir hikayem var.
Çektiği ufuk fotoğrafları, daha sonra atmosferdeki aerosol tabakalarının saptanmasında kullanıldı.
Ufuktan enerji emisyonları tespit ediyorum.
Ufkun gözüktüğü yere mi?