DRINNEN - Turkce'ya çeviri

• içinde
• var
• içeride
• içe
• orada
• i̇çeride
• içerde
• i̇çerde
• i̇çinde
• iç
• içi
• içindeki

Drinnen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Ernsthaft, tief drinnen, denkst du, meine Mom ist tot?
Ciddiyim, içten içe,… annemin öldüğünü düşünüyorsun değil mi?

Auch drinnen im Saal gab es Proteste.
Salonun içinde de protestolar vardı.

Em, da ist ein Haar drinnen.
Em, bunda saç var.

Sie brauchen uns drinnen.
İçeride bize ihtiyaçları var.

Freiwilliger. Wir brauchen dich drinnen.
İçerde sana ihtiyacımız var. Gönüllü.

Noch drinnen, er kämpft gegen Church.
Hala içerde, Churchle savaşıyor.

Ich treffe dich morgen drinnen.
Yarın orada buluşuruz.

Letzten Endes ist man entweder draußen oder drinnen.
Nihayetinde ya içeride olursun, ya da dışarıda kalırsın.

Tief drinnen wusste ich es.
İçten içe, biliyordum.

Einmal drinnen, Directlinkkpush. com ändert Ihre registry
Bir kez içinde, Directlinkkpush. com kayıt defteri

Da ist schon eine Wanze drinnen.
Orada zaten bir böcek var.

Erinnern Sie sich, was drinnen war?
İçinde neler olduğunu hatırlıyor musun?

Füße abwischen. Draußen, nicht drinnen.
Ayaklarını sil. İçeride değil, dışarıda!

Drinnen gibt's Limo. Ich bin Vegetarierin.
Ben vejeteryanım. İçerde soda da var.

Warte drinnen auf mich, okay?
Beni içerde bekle, tamam mı?

Wir können sie drinnen abhängen. Hey!
Onları içeride kaybedebiliriz. Hey!

Die lassen Sie lieber drinnen. Das wissen Sie doch.
Olduğunu biliyorsun. Orada bıraksan iyi olur.

Für eine lange Zeit, tief drinnen, fühlte ich mich… kaputt?
Çok uzun zamandır içten içe kendimi sanki yıkılmış gibi hissediyordum?

Einmal drinnen gab er uns eine Tour.
Bir kez içinde o bize bir tur verdi.

Ganz schön viele Motorräder hier drinnen.
Çok fazla motorsiklet var burada.