HEGEN - Turkce'ya çeviri

içindedirler
inneren
trink
interne
in
innen
interieur
im inneren
innenraum
inländischen
interior
beslediğini
füttern
ernähren
die fütterung
zu nähren
essen
kultivieren
feed
hegen
olan
er
sie
diese
das
ist
es
dann
also
varsa
ankommen
da
haben
gibt
wenn
brauchen werden
befindet euch

Hegen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Natürlich! Wir hegen den größten Respekt füreinander.
Bizim, kendilerine büyük saygımız var. Elbette.
Auf diesem Schiff hegen viele ähnliche Gefühle gegen mich.
Bu gemide, bana karşı aynı hisleri besleyen, bir sürü kişi var.
Vor allem die, die ein hohes Interesse an Japan und Kaiju-Filmen hegen.
Japon ve Kore sinemasına özellikle ilgi duyan bir kitle var.
Wenn Sie eine Vision, ein hohes Ideal in deinem Herzen hegen, werden Sie erkennen es.'.
Kalbinde bir vizyon, yüce bir ideal beslersen, bunu anlayacaksın.
Nein, sie hegen Zweifel über Meine Ermahnung.
Hayır, onlar( aslında) benim uyarılarıma karşı bir şüphe içindeler.
Dass sie einander hegen und pflegen.
Ama aslında bunlar birbirini besler ve birbirlerine muhtaçtırlar.
Doch sie hegen Zweifel an der Begegnung mit ihrem Herrn. Wahrlich, Er umfaßt alle Dinge.
İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.
Oder Ihnen Schaden zufügen wollen? konnte sonst noch jemand Groll gegen Sie hegen Ok,?
Tamam. Size karşı kin beslediğini ya da herhangi bir şekilde zarar… vermek istediğini düşündüğünüz biri var mı?
Mehr noch, sie hegen darüber Zweifel.
Doğrusu onlar bundan şüphe içindedirler.
Sie sagten:"Du weißt recht wohl, daß wir keine Absicht hinsichtlich deiner Töchter hegen, und du weißt wohl,
Şöyle dediler:“ Sen de pek iyi bilirsin ki senin kızlarında hakkımız ve onlarla hiç bir alâkamız yoktur, onlarda gözümüz yoktur,
nur Wunschvorstellungen hegen, und die doch nur Mutmaßungen anstellen.
ancak kuruntularıdır, onlar, ancak zanna kapılırlar.
die Gewißheit hegen.
bir rahmettir o.
Laut den Ergebnissen des Impliziten Assoziationstests hegen 88 Prozent der Weißen unterbewusste Vorurteile gegen Schwarze. Sie glauben, dass diese weniger intelligent, fauler und gefährlicher als Weiße sind.
Örtük EğitimTesti sonuçlarına göre, beyaz insanların tam% 88i, siyahilerin çok zeki olmadıkları, daha tembel ve daha tehlikeli olduklarını düşünerek bilinçsiz bir ön yargı barındırıyor.
so wäre zwischen ihnen entschieden worden. Siehe, diejenigen, denen nach ihnen das Buch zum Erbe übergeben wurde, hegen darüber starken Zweifel.
Ehl-i kitaptan sonra kitaba vâris kılınanlar( Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Hegte irgendjemand Groll gegen die Familie?
Aileye karşı bir kini olan kimseyi tanıyor musunuz?
Da er einen Groll gegen Phillip Musgrave hegte, wurde Brunton Ihr Komplize.
Phillip Musgravee karşı garez beslemek. Brunton senin suç ortağın oldu.
Hegte irgendjemand einen Groll gegen Captain Rankin?
Yüzbaşıya garezi olan var mıydı?
Aber hier ist Deirdre, die tiefe Gefühle für dich hegt und der Gelegenheit gewahr wird.
Evet ama buradaki Dierdre… senin için derin duygular besliyor ve fırsat kolluyor.
Welche Gefühle hegte Alice für ihn?
Alicein ona karşı olan duyguları neydi?
Ich wusste nicht, dass Ihr so viel Ehrfurcht vor Dorne hegt, Lord Tywin.
Dornea bu kadar saygı duyduğunuzu fark etmemiştim Lord Tywin.
Sonuçlar: 44, Zaman: 0.2153

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce