IN A MINUTE - Turkce'ya çeviri

[in ə 'minit]
[in ə 'minit]
bir dakika içinde
in a minute
in a moment
in a second
bir dakika
minute
wait
moment
just a moment
second
hold
birazdan
soon
will
will be
in a minute
shortly
will be right
in a moment
right
momentarily
presently
bir dakikaya
minute
wait
moment
just a moment
second
hold
an
remembrance
to commemorate
to memorialize
bir dakikada
minute
wait
moment
just a moment
second
hold
bir dakikalığına
minute
wait
moment
just a moment
second
hold

In a minute Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I'm going to go upstairs in a minute.
Ben bir dakikalığına yukarı çıkıyorum.
A good man can fire three aimed shots in a minute.
İyi bir nişancı bir dakikada üç hedef vurabilir.
I'm touched, but Rory will be back in a minute.
Çok duygulandım ama Rory her an dönebilir.
Are you coming? I will be down in a minute.
Geliyor musun?- Bir dakikaya oradayim.
All right, in a minute.
Pekala. Birazdan.
I coulda been a P-1 at Georgia Tech or UGA in a minute.
Ben Georgia Üniversitesinde bir dakikada P-1 olabilirdim.
I would trade problems with you in a minute, friend.
Seninle sorunları bir dakikalığına değişelim, arkadaşım.
In a minute. People are trying to sleep here.
Bir dakika. İnsanlar uyumaya çalışıyor burada.
Oh; yes. I will be with you in a minute.
Ah evet. Bir dakikaya geliyorum.
I would hire you in a minute.
Seni bir dakikalığına tutmak isterim.
I will be ready in a minute. Hey. Hi.
Selam.- Merhaba. Bir dakikaya hazır olurum.
I'm leaving in a minute.
Bir dakikalığına ayrılıyorum.
No, Kevin, Kevin, I'm gonna be dead in a minute.
Hayır Kevin. Kevin, bir dakikaya ölmüş olacağım.
I have to slip away in a minute.
Bir dakikalığına sıvışmam lazım.
Thanks, Dad. I will be down there in a minute.
Sağol baba Bir dakikada aşağıda olacağım.
Guys, I'm going to have to go in a minute.
Arkadaşlar, bir dakikalığına gitmem gerekiyor.
John Henry processes more information in a minute than we do in a lifetime.
John Henry bir dakikada bizim bir yaşam süremizde yaptığımız işlemlerden çok daha fazlasını yapıyor.
She ain't been Tiny in a minute.
Bir dakikalığına o kadar Tiny değildi.
I swear. I could marry you off in a minute.
Yemin ederim ki seni bir dakikada evlendirebilirim.
Kary, darling, come in a minute.
Kary, tatlım. Bir dakikalığına gelsene.
Sonuçlar: 2800, Zaman: 0.0406

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce