IN FRONT OF A CAMERA - Turkce'ya çeviri

[in frʌnt ɒv ə 'kæmərə]
[in frʌnt ɒv ə 'kæmərə]
kamera karşısında
kamera önüne
kameranın önünde

In front of a camera Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I would be absolutely petrified if I had to stand in front of a camera.
Bir kamera önünde duruyor olsaydım, kesinlikle taş kesilirdim.
So how could I possibly be helped by some class that teaches speaking… in front of a camera?
Yani bir sınıf kamera karşısında konuşmada ne kadar fayda sağlayabilir ki?
Last time I was in front of a camera, things didn't turn out so well.
Kamera önüne en son çıktığımda işler benim için pek de iyi gitmedi.
Is it me or did Stillson just get in front of a camera and not take all the credit for something?
Stillson kameranın önüne geçti de, bir şeyden nemalanmadı mı yoksa ben mi yanlış gördüm?
Because I didn't pursue a life of tranquility to get in front of a camera. Of course,
Çünkü huzur dolu bir hayatı, kamera önüne geçmek için seçmedim. Tabii
First off… you're going to read this statement in front of a camera, and you're going to read it like you mean it.
İlk olarak… Bu bildiriyi kameranın önünde okuyacaksın. Ayrıca İzleyenleri söylediklerini gerçekten yapacağına inandıracaksın.
When you're a member, every week, you sit in front of a camera and lay out every bad thing you have done. I mean.
Üye olduğunuzda, her hafta kameranın önüne geçer ve yaptığınız tüm kötü şeyleri ortaya sererdiniz.
Of course, I never called him to do that profile to get in front of a camera. because I didn't pursue a life of tranquility.
Çünkü huzur dolu bir hayatı, kamera önüne geçmek için seçmedim. Tabii ki program için onu aramadım.
Of course, I never called him to do that profile because I didn't pursue a life of tranquility to get in front of a camera.
Çünkü huzur dolu bir hayatı, kamera önüne geçmek için seçmedim. Tabii ki program için onu aramadım.
In front of a camera and lay out every bad thing you have done.
Üye olduğunuzda, her hafta kameranın önüne geçer… ve yaptığınız tüm kötü şeyleri ortaya sererdiniz.
Things, uh, didn't turn out so well. mm. last time i was in front of a camera.
Kamera önüne en son çıktığımda… işler benim için pek de iyi gitmedi.
In front of a camera and lay out every bad thing you have done. When you're a member, every week you sit down.
Üye olduğunuzda, her hafta kameranın önüne geçer… ve yaptığınız tüm kötü şeyleri ortaya sererdiniz.
These cheekbones need to be in front of a camera before I eat a pretzel and they're gone.
Krakere abanıp şişirmeden önce elmacık kemiklerimin kamera önüne çıkması lazım.
If it gets in front of a camera, causes a surge.
Kameraya alındığındaysa dalgalanmalara sebep oluyor.
I think we all know how to operate in front of a camera.
Sanırım hepimiz bir kameranın nasıl kullanıldığını biliyoruz.
Put him in front of a camera, he gets a break, that's what he needs.
Önüne koyun Bir kamera, o, bir mola alır Bu neye ihtiyacıs.
spout their mouth in front of a camera.
ya da ağzını kameralar karşısında tutamayabilir.
Mr. Kanbara. Would you like to speak in front of a camera one more time?
Tekrar kamera karşısında konuşmak ister misiniz? Bay Kanbara?
Put him in front of a camera, he gets a break,
Onu kameranın karşına koyalım, o da güç toplasın.
Put him in front of a camera, he gets a break,
Onu kameranın karşına koyalım, o
Sonuçlar: 538, Zaman: 0.0602

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce