WON'T DO - Turkce'ya çeviri

[wəʊnt dəʊ]
[wəʊnt dəʊ]
yapmayacak
to do
to make
to have
to build
yapamaz
can't do
can't
does
işe
pee
piss
urinating
to get the peepee
işine
job
business
work
thing
done
got
employment
stuff
bir yararı olmaz
yapmayacağım
to do
to make
to have
to build
yapmaz
to do
to make
to have
to build
yapmayacağını
to do
to make
to have
to build
işimize
job
business
work
thing
done
got
employment
stuff
bir şey olmaz
will be fine
will be all right
it's okay
doesn't happen
won't happen
wouldn't happen
can
it's gonna be fine
nothing's gonna happen
doesn't

Won't do Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I won't do it without you.- You're right.
Bunu sensiz yapmayacağım.- Haklısın.
That tape won't do any good for anything anymore. it's too late.
O kaset artık bir işe yaramaz. Artık çok geç.
After today's thrashing, he won't do anything.
Bugünkü kavgadan sonra o hiçbir şey yapamaz.
Gun won't do you any good, mister.
Bu silah seni iyi birisi yapmayacak bayım.
I know it won't do me any good, but I have to try.
Bunun beni iyi yapmayacağını biliyorum ama denemek zorundayım.
What a man won't do for… you know.
Bir adam bunun için ne yapmaz, biliyorsun.
You tell him to give me one name and I won't do this.
Bana bir ad vermek için söyle ve ben bu yapmayacağım.
Because one explosion won't do it.
Tek patlama işe yaramaz.
A squirtgun won't do a thing against a raging inferno!
Bir su tabancası, cayır cayır yanan bir cehenneme bir şey yapamaz!
That gun won't do you any good, mister.
Bu silah seni iyi birisi yapmayacak bayım.
This won't do any good.
Bu işimize yaramaz.
How do you know Tom won't do that?
Tomun bunu yapmayacağını nasıl biliyorsun?
Tom won't do that if it's raining.
Eğer yağmur yağıyorsa Tom bunu yapmaz.
I won't do Satan's work for you any more.
Bundan böyle senin için şeytanın işlerini yapmayacağım.
No, that won't do any good.
Hayır, bu bir işe yaramaz.
What, you think I won't do it?
Ne, sence yapamaz mıyım?
No. Diana won't do anything.
Diana bir şey yapmayacak. Hayır.
Tom knows Mary won't do that.
Tom Marynin onu yapmayacağını biliyor.
Tom won't do that if it rains.
Tom yağmur yağarsa bunu yapmaz.
It won't do, you know, to waste two shots on one.
Bu, biliyorsunuz, bir iki çekim atık yapmayacağım.
Sonuçlar: 476, Zaman: 0.0968

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce