BELLI - Almanca'ya çeviri

offensichtlich
belli
açık
açıkçası
bariz
anlaşılan
aşikâr
belirgin
kesinlikle
apaçık
görünüşe göre
klar
açık
tamam
elbette
net
tabi
belli
fark
berrak
kesin
temiz
offenbar
belli
anlaşılan
görünüyor
görünen
galiba
görünüşte
meğer
görünüşe göre
açıkça
görünen o
eindeutig
kesinlikle
belli
kesin
net
apaçık
aşikâr
bariz
belirgin
açıkça
benzersiz
anscheinend
anlaşılan
belli
görünüyor
sanırım
galiba
görünen
görünüşte
öyle görünüyor
görünen o
görünüşe göre
natürlich
elbette
doğal
tabi
tabiki
kesinlikle
açıkçası
belli
şüphesiz
tabiiki
tabii
wohl
sanırım
muhtemelen
galiba
iyi
acaba
belki
bence
anlaşılan
rahat
belli
Bell
belli
belle
havla
zeigen
göstermek
gösteriyor
gösterir
göstereceğim
göstereyim
işaret
göstereyim mi
gösterir misin
gösterebilir miyim
görüntüle
Scheinbar
görünüşte
görünüyor
görünen
anlaşılan
belli
galiba
sanki
öyle görünüyor
görünürde
görünüşe göre
Belli
ist
man sieht

Belli Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Belli ki, burada her
Natürlich, wer hier wohnt,
Belli ki daha fazlasını arıyorsun.
Sie suchen eindeutig nach mehr.
Ne? Belli ki babası ölmüş
Was? Offenbar starb sein Vater
Tanrının insanları belli şeyler için cezalandırdığını sanmıyorum.
Ich glaube nicht, dass Gott Menschen für bestimmte Dinge bestraft.
Belli ki, ne yaptığımı bilmiyordum.
Offensichtlich wusste ich nicht, was ich tue.
Çok belli sanıyordum.
Ich dachte, das wäre klar.
Belli ki Beş Numara, Komisyonla meseleyi çözdü.
Nummer Fünf hat seine Sache mit der Kommission wohl geklärt.
Belli ki Beş Numara, Komisyonla meseleyi çözdü.
Anscheinend hat Nummer Fünf Dinge mit der Kommission geklärt.
Belli ki aslında{ \i0}{ \i1} ihtiyaç duyduğundan da fazla.
Das war natürlich mehr,{\i0}{\i1}als sie nötig hatte.
Belli sen değil.
Du eindeutig nicht.
Bu suç cümbüşü belli bir insan buraya taşındıktan sonra başladı.
Die Einbruchserie hat angefangen, als gewisse Leute herzogen.
Belli ki Dr. Harperla arkadaş olmuşsun.
Sie und Dr. Harper sind offenbar Freunde geworden.
Belli kişiler.- Kim gibi?
Bestimmte Leute.- Leute wie?
Belli bir şey yok.
Keine, die offensichtlich ist.
Benim için çok belli değil.
Für mich nicht so klar.
Daha belli degil.
Weiß noch nicht.
Belli ki siz de bunları daha önce denememişsiniz.
Und Sie haben es wohl nie damit probiert.
Belli ki babam bundan iki tane almış: Birisini eşine.
Anscheinend hatte mein Vater zwei gekauft: Eine für seine Frau.
Belli ki seni görmeye geldim.
Ich will dich natürlich besuchen.
Ama belli ki babasıyla sorunları varmış.
Aber er hatte eindeutig Daddy-Probleme.
Sonuçlar: 4756, Zaman: 0.0566

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca