VARKEN - Almanca'ya çeviri

haben
var
sahip
almak
hiç
zaten
şey
yapmak
olmalı
elimizde
buldun
gibt
vermek
verir
var
verebilir
veriyor
vereceğim
vardır
vereyim
verin
verebilir misin
da
orada
burada
çünkü
var
geldi
i̇şte
şurada
yanında
içinde
içeride
hier
al
var
işte
burada
geldi
orada
buyur
noch
daha
henüz
başka
var
bile
yine
tekrar
hiç
şimdilik
şey
braucht
ihtiyaç
lazım
gerek
muhtaç
var
sürer
etwas
bir şey
biraz
birşey
var
daha
bir şeyi
liegen
var
yatıyor
ise
bulunuyor
üzerinde
yatarken
yatmak
yatan
uzanmak
içinde
hat
var
sahip
almak
hiç
zaten
şey
yapmak
olmalı
elimizde
buldun
hatte
var
sahip
almak
hiç
zaten
şey
yapmak
olmalı
elimizde
buldun
hast
var
sahip
almak
hiç
zaten
şey
yapmak
olmalı
elimizde
buldun
gab
vermek
verir
var
verebilir
veriyor
vereceğim
vardır
vereyim
verin
verebilir misin
geben
vermek
verir
var
verebilir
veriyor
vereceğim
vardır
vereyim
verin
verebilir misin

Varken Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Gidebileceğim o kadar yer varken niye senin yanında olmak isteyeyim ki?
Und von all den Orten, an denen ich sein könnte, warum sollte ich hier bei dir sein wollen?
Senin gibi bir babası varken nasıl sorunları olabilir?
Wie kann er Probleme haben bei einem Vater wie dir?
O varken onsuz sevişmek de çok garip geliyor.
Sex ohne sie, obwohl sie da ist, ist total schräg.
Beni kafamda saç varken tanıyordunuz Sayın Başkan.
Sie kannten mich, als ich noch Haare hatte.
Bir boşluk varken.
Wenn es eine Lücke gibt.
Kasada iki milyondan fazla varken evde kalmıyorsun.
Wenn über zwei Millionen im Safe liegen, bleibt man nicht einfach zu Hause.
Etrafta bu kadar drama varken kim birini öldürmek ister ki?
Wer braucht einen Killer bei so viel Drama?
Pijama. Altında bu varken kim pantolonunu çıkarır ki?
Das hier ist mein Pyjama. Wer würde sich damit die Hose ausziehen?
Lütfen vaktiniz varken yardım edin.
Bitte helfen Sie, wenn Sie Zeit haben.
Cebinde 20 Amerikan doları varken kim şikâyet edecek ki?
Denn mit 20 US-Dollar in ihrer Tasche, wer wird sich da beklagen?
Ağzında bir tabanca varken ancak sesli harfler çıkartabiliyorsun.
Mit einer Waffe im Mund kriegt man nur noch Vokale raus.
Batman ve Robin varken başaramazsın.
Nicht, solange es Batman und Robin gibt.
Genii ile aramda sadece serin bir esinti varken kendimi nasıl güvende hissedebilirim?
Wie soll ich mich da fühlen, wenn mich nur etwas Luft von den Genii trennt?
daha fazla Saat Sayacı varken, savaş hasarı almazsınız.
mehr Uhrzählmarken auf dieser Karte liegen, erhältst du keinen Kampfschaden.
Dylan varken, bu sizin korku filmlerine… bakış açınızı değiştiriyor mu?
Hat sich durch Dylan ihre Einstellung zu Horrorfilmen geändert?
Koreografik bir işkence izlemek varken, partiye gitmeyi kim ister ki?
Wenn man großartig choreografierte Gruselfilme sehen kann? Wer braucht eine Party,?
Tekerlekte bu kilit varken asla zamanında başaramam.
Mit dieser dämlichen Parkkralle komme ich hier nie raus.
Fırsatımız varken onu hemen öldürelim lordum.
Wir sollen ihn töten, während wir die Gelegenheit haben.
Piyasada bu kadar çok dolandırıcı varken, anonim bir satıcı tarafından kandırılmak istemezsiniz.
Da der Markt voll von Betrügern ist, willst du nicht von einem anonymen Verkäufer betrogen werden.
Biri bana 3 ve 4 varken bunun amacını açıklayabilir mi?
Kann mir noch jemand erklären wie es bei 3 und 4 aussehen soll?
Sonuçlar: 902, Zaman: 0.1126

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca