ABLE TO GET in Turkish translation

• ulaşmam mümkün
• almayı başaramadım
• alabildi mi
• alabildim

Examples of using Able to get in English and their translations into Turkish

Were you able to get him to listen to reason?
Mantıklı olması için ikna edebildin mi?

It's hard to see how anybody would be able to get the power back.
Septa Unella. Birisinin nasıl olacağını görmek zor gücü geri alabilmek.

Jack, I was able to get a hold of my father, and he thinks this is much bigger than it seems?
Jack, Babama ulaşmayı başardım, Bunun görünenden daha büyük olduğunu düşünüyor. Daha büyük mü?

But, unfortunately, with my engines down I won't be able to get to the nearest stargate for at least a month.
Ama maalesef, motorlarım devre dışı olduğu için en azından bir ay boyunca en yakın Yıldız Geçidine ulaşamayacağım.

as she never had a contract, you won't be able to get her share.
Dediğim gibi hiçbir anlaşması olmadığı için onun payını alamayacaksınız.

Even if you were married to the president, you wouldn't be able to get a few minutes.
Sahi mi? Ben, Başkan ile evli bile olsan o birkaç dakikayı elde edemezsin.

If they deduced the location of Earth… they wouldn't be able to get there.
Dünyanın yerini bir şekilde bulmuş olsalar bile… oraya ulaşamazlar.

can prove his involvement in today's attack, we might be able to get China to back down from war.
bugünkü saldırılarla bağlantısı olduğunu ispatlayabilirsem Çinin savaştan vazgeçmesini sağlayabiliriz belki.

rehabilitation facility where escape's not an option… and Tess won't be able to get her hands on them again.
bilmek seni mutlu edecektir. Kaçma gibi bir seçenekleri olmadığı için Tess bir daha onlara ulaşamaz.

its dot product with any point, with any vector that lies on the plane, I was able to get this right here.
onun herhangi bir noktayla noktasal işlemi olduğunu kullanarak bunu bulabildim.

We might be able to get inside.
İçeri girmemiz mümkün olabilir.

Might not be able to get out.
Bunları geri almak mümkün olmayabilir.

You will be able to get shoes.
Rahat ayakkabı bulursun.

They wouldn't be able to get it?
Onlar almak mümkün olmaz mıydı?

Cam should be able to get some DNA.
Cam, biraz DNA alabilmeli.

So Mom was able to get the tickets.
Annen biletleri almayı başarmış.

I might be able to get six months.
Belki altı ay elde edebilirim.

You able to get ahold of Garibaldi?
Garibaldiyi bulabildin mi?

No, I will not be able to get the jewels to you by dawn.
Olmaz. Şafağa kadar mücevherlere ulaşmam mümkün değil.

No, I will not be able to get the jewels to you by dawn. No.
Olmaz. Hayır. Şafağa kadar mücevherlere ulaşmam mümkün değil.