Examples of using Breen in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Christina Breen has earache.
She's seen the creatures that Colonel Breen insists are fakes.
Albay Breenin sahte olduğuna ısrar ettiği yaratıkları görüyor.You remember when we were talking to Peter Breen?
Peter Breenle konuşmamızı hatırlıyor musun?The Breen, of course, is one of the most warlike of species.
Breenler, elbette savaşçı bir tür.Mr. Breen had no such odor.
Bay Breende koku yoktu.Sergeant Linney was referring to the butterfly, not Mr. Breen.
Çavuş Linney Bay Breenden değil kelebekten bahsediyor.The Breen, the Ferengi.
Breenler, Ferengiler.You were quite a handy man with that bugle this afternoon, John Breen.
Bu öğleden sonra John Breenle oldukça beceriksiz bir adamdın.The birth of the alliance between the Dominion and the Breen.
Dominion ve Breenler arasındaki ittifakın doğuşuna.Why would the Breen take us prisoner?
Breenler neden bizi esir alsınlar?The Breen is one the most warlike of species.
Breenler, elbette savaşçı bir tür.That was Detective Breen.
Aradığım Detective Breendi.and Edward Breen is the CEO.
CEOsu Edward Breendir.Officer Breen?
Memur Breen mi?Let's go live to TV 10's Kelly Breen.
Kanal Kelly Breen ile canlı yayına geçiyoruz.- Kelly.That narrows it down to Romulan, Breen and Klingon?
Romulan mı, Breen mi yoksa Klingon mu?We need the Breen to win this war.
Breenlerin bu savaşı kazanmasına ihtiyacımız var.Those Klingon ships out there are the only thing between us and the Breen.
Breen ile bizim aramızdaki tek şey o Klingon gemileri.Miss Breen?
Bayan Breen mi?What else did Detective Breen say?
Dedektif Brink başka neler söyledi?
