Examples of using Can't survive in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Because I can't survive at the expense of other people.
Diğer insanların pahasına ben yaşayamam.People can't survive unless they're part of a group.
Cos even the Time Lords can't survive that.
This city can't survive without water!
Bu şehir susuz yaşayamaz.People can't survive a bullet to the head.
Başına mermi yiyen insanlar hayatta kalamaz.These things can't survive the sun. How?
Nasıl? O şeyler güneşte yaşayamaz.Humans can't survive without bees.
Arılar olmadan insanlar hayatta kalamaz.I'm telling you right now we can't survive something like that.
Şimdi sana söylüyorum biz yaşayamaz böyle bir şey.Unprotected women can't survive there.
Korunmasız kadınlar orada hayatta kalamaz.Just remember, souls can't survive on Earth.
Ama unutma, ruhlar dünyada yaşayamaz.Well, she died because humans can't survive when their organs are removed.
Bu kadın ölmüş çünkü insanlar organları çıkartılınca hayatta kalamaz.Everyone can't survive.
Herkes yaşayamaz.Tom can't survive alone.
Tom yalnız yaşayamaz.I can't survive in these conditions!
They-they can't survive in sunlight?
Güneş ışığında sağ kalamıyorlar mı?I can't survive down there!
Ben orada hayatta kalamam!The people who can't survive in the Badlands.
Çorak Topraklarda hayatta kalamayacak olanlar.You think I can't survive until then?
O kadar dayanamam mı sanıyorsun?You mean to say we can't survive without you working?
Sen çalışmazsan bizim geçinemeyeceğimizi mi söylüyorsun?If your marriage can't survive this, what kinda marriage is it?
Evliliğin bunu atlatamayacaksa, nasıI bir evlilik bu?
