CELLULAR in Turkish translation

• hücre
• cep
• hücresel
• telefon
• hücrelerin
• hücreler

Examples of using Cellular in English and their translations into Turkish

I want a cellular phone.
Bir cep telefonu istiyorum.

A cellular phone, a gas pump digital display.
Bir cep telefonu, bir pompanın dijital ekranı.

This whole place is like one big cellular black hole.
Buranın tamamı büyük bir hücreli kara delik gibi.

Foreplay in the cellular age.
Mobil çağ da ön sevişme.

This form of cellular eating is called phagocytosis.
Bu hücrelerin yok etme yöntemine fagositoz adı verilir.

You did buy us that cellular relay tower on the mountain.
Bize dağda cep telefonu röle kulesinden almıştın.

I'm not reading any cellular structure. No DNA patterns.
Herhangi bir hücresel yapı, hiçbir DNA kalıbı algılamıyorum.

And I think that's why many of us have trouble with cellular respiration initially.
Sanıyorum en başta bir çoğumuz hücre solunumunda zorluk çektik.

Cellular and pizzas!
Cep telefonu ve pizza!

PHLOX: He's suffering from a form of rapid cellular degeneration.
Hızlı bir hücre bozulumu oluşmasından dolayı acı çekiyor.

Molecular and Cellular Biology.
Molecular and Cellular Biology İngilizce.

Both hairs are missing a cellular protein sheath that's called.
İki saçta da bir hücre proteini eksik. Adı da.

Take the cellular out and take pictures.
Cep telefonunu çıkar ve resimlerini çek.

I am now the proud owner of a cellular telephone.
Artık gururlu bir cep telefonu sahibiyim.

A top-notch cellular biologist.
Üst düzey bir hücre biyolojisi uzmanıydı.

I mean, it's Internet and cellular connected.
Yani, cep telefonu ve internete bağlı.

Which cellular provider's number is this?
Bu hangi cep telefonu sağlayıcısının numarası?

He made the calls with a cellular phone.
Aramaları bir cep telefonuyla yapmış.

Oh. Shit. Kenny, I need the cellular.
Kenny, cep telefonu lazım. Kahretsin.

I have a new cellular phone.
Yeni bir cep telefonum var.