CLAPPING in Turkish translation

['klæpiŋ]
['klæpiŋ]
alkışlamayı
clap
applaud
applause
to be cheering
alkış
applause
clap
give it up
applaud
cheers
welcome
hand
ovation
makofi
acclaim
çırpmaktan
to beat
el çırpmaktan
el çırpması
hands clapping
hand flapping
alkışlamaya
clap
applaud
applause
to be cheering
alkışlamak
clap
applaud
applause
to be cheering
alkışı
applause
clap
give it up
applaud
cheers
welcome
hand
ovation
makofi
acclaim
alkışlar
clap
applaud
applause
to be cheering
çırpmadan
to beat
el çırpma
hands clapping
hand flapping
çırpıyordu
to beat
çırpma
to beat

Examples of using Clapping in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Stop clapping, both of you!
Alkışı kesin, ikiniz de!
Thanks for clapping.
Alkışlar için teşekkürler.
And at the end, they went crazy, clapping. They were clapping..
Ve sonunda delicesine alkışlamaya başladılar. Alkışlıyorlardı..
TK: That hand's not so good for clapping.
TK: Bu el alkışlamak için iyi değil.
Oh, please stop clapping.
Lütfen alkışlamayı kesin.
Clapping, cheering, pushing, goading.
Alkış, tezahürat, destekleme, kışkırtma.
They have put her with the toddlers at her singing and clapping class at fun factory.
Eğitim Atölyesinde şarkı ve el çırpma sınıflarında onu yürümeye başlayanların yanına koydular.
Stop clapping!
Kes alkışı!
There is clapping, laughter.
Alkışlar, kahkahalar var.
I walk into this diner, and everybody starts clapping.
Lokantaya gittim ve herkes alkışlamaya başladı.
And ShaIako and Manudada were left clapping!
Shalako ve Manudadaya alkışlamak kaldı!
Stop clapping!
Alkışlamayı kesin!
What was that clapping?
O alkış da neydi?
Come here. She is saying, clapping her hands.
Söylerken ellerini çırpıyordu. Buraya gel.
All we heard down there was the sound of… one hand clapping.
Tek elin alkışı. Duyduğumuz tek şey şu sesti.
And soon they started moving A little bit, And soon they were clapping.
Ve kısa bir sürede ufak hareketlenmeler oldu, alkışlamaya başladılar.
Amongst those clapping, my dad was whistling nonstop. clapping stopped, but whistling didn't.
Uğultuların arasında babamın fısıltısı bitmedi alkışlar durdu ama fısıltı bitmedi.
I heard somebody running down the stairs, and I heard clapping. Yes.
Evet. Birinin merdivenlerden indiğini duydum, ve el çırpma sesi duydum.
And Shalako and Manudada were left clapping!
Shalako ve Manudadaya alkışlamak kaldı!
Please stop clapping. That's great.
Alkışlamayı kesin lütfen. Harika.
Results: 169, Time: 0.0908

Top dictionary queries

English - Turkish