CRYING in Turkish translation

['kraiiŋ]
['kraiiŋ]
ağlamayı
cry
weep
tears
cryin
whining
boo-hoo
ağlarken
network
net
web
mesh
reticular
ağlamaya
cry
weep
tears
cryin
whining
boo-hoo
ağlıyor
cry
weep
tears
cryin
whining
boo-hoo
ağlamak
cry
weep
tears
cryin
whining
boo-hoo
ağlar
network
net
web
mesh
reticular

Examples of using Crying in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Look at me and stop crying. Hailey.
Hailey. Bana bak, zırlamayı kes.
Hailey. Look at me and stop crying.
Hailey. Bana bak, zırlamayı kes.
Come, stop your crying It will be all right.
Gel, durdur ağlamanı her şey iyi olacak.
Movies for Crying.
Ağlatan Filmler.
You crying is the one thing on this earth I can't take.
Senin ağlaman bu dünyada katlanamayacağım tek şeydir.
Reminds me of The Crying Game.
Bana, Ağlatan Oyunu hatırlattı.
Even so he heard your crying, got up and he came in.
Buna rağmen ağlamanı duyup uyandı ve yanımıza geldi.
I'm trying to do anything I can to get you to stop crying, honey.
Ağlamanı engelleyebilecek bir şeyler yapmaya çalışıyorum canım.
I didn't say anything about crying.
Ağlamakla ilgili bir şey söylemedim.
Crying won't bring him back any sooner.
Ağlaman onu geri getirmeyecek.
It sounds like a baby crying.
Çocuk ağlamasına benziyor.
Won't you stop your crying?
Ağlamanı kesecek misin?
I spent most of that meeting crying and vomiting into my purse.
O toplantıda vaktimin çoğunu ağlayarak ya da çantama kusarak geçirdim.
Stayed at home crying and wanking again.
Evde oturup ağladın ve tekrar mastürbasyon yaptın.
Who is he, the guy from"The Crying Game"?
Kim o, yoksa Ağlatan Oyundaki adam mı?
Come now, Lady Farrow, crying isn't going to help your husband now.
Haydi Leydi Farrow, ağlamanın kocana bir faydası olmayacak.
I'm sorry for all that crying.
Ağladığım için özür dilerim.
I'm sorry for crying.
Ağladığım için üzgünüm.
I'm not surprised with that baby crying all the time.
Bebeğin sürekli ağlamasına da şaşırmamak lazım.
Like, the nightmares and the crying, and how I want to do heroin all the time.
Kabuslarım, ağlamam ve sürekli eroin kullanmak istememden falan.
Results: 6713, Time: 0.0741

Top dictionary queries

English - Turkish