DEVOTED in Turkish translation

• sadık
• adadı
• fedakar
• bağlı
• özverili
• ayrılmış
• düşkün
• ayırdı
• adamış
• adamıştı
• adadım
• fedakâr

Examples of using Devoted in English and their translations into Turkish

And devoted to me.
Ve bana ayırdı.

I know how devoted Merlin is to Arthur.
Merlinin Arthura ne kadar bağlı olduğunu biliyorum.

Oryu has been very devoted.
Ryu çok fedakar oldu.

Philippe devoted his life to the de Clermonts and the vampire species.
Philippe hayatını Clermontlara… ve vampir türlerine adadı.

Now, I don't consider myself a decidedly devoted man of faith.
Şimdi kendimi kesinlikle inanca adamış bir adam olarak görüyorum.

This company was built on the sweat and tears of devoted talents like me.
Bu şirket benim gibi özverili yeteneklerin terleri ve gözyaşlarıyla kuruldu.

You have always been devoted to Greendale, Mary.
Greendalee hep düşkün oldun Mary.

Our next minute is devoted to a television commercial, and I call that.
Bundan sonraki bit dakikamız televizyon reklamına ayrılmış, ben ona.

The faithful and devoted workers of the night.
Gecenin sadık ve bağlı çalışanları.

Mary Jo was one of the most devoted members of the staff of Senator Robert Kennedy.
Mary Jo, Senatör Robert Kennedynin kadrosundaki en fedakar üyelerden biriydi.

Later on in life, he devoted himself to volunteer work.
Daha sonraki hayatında kendini hayır işlerine adadı.

As a child, didn't they? But your parents devoted themselves to you.
Adamıştı değil mi? Fakat ailen kendilerini çocuklarına.

To her family… as she is kind to Negroes."A woman as devoted.
Hem kendisini ailesine adamış bir kadın… hem de zencilere karşı nazik.

She can ill afford to spare. England will lose a devoted and singular woman.
İngiltere özverili ve tek başına… yapabilecek çok şeyi olan bir kadını kaybeder.

Any of these"devotees" seem a little overly devoted?
Bu'' düşkünler'' sana biraz aşırı düşkün görünmedi mi?

I'm not devoted to the empire.
Ben imparatorluk ayrılmış değilim.

Of Senator Robert Kennedy. Mary Jo was one of the most devoted members of the staff.
Mary Jo, Senatör Robert Kennedynin kadrosundaki en fedakar üyelerden biriydi.

Not too exciting, but devoted. We would have.
Heyecan vermez… ama bağlı olur.

I devoted my whole life to you!
Sana bütün hayatımı adadım!

She was an old lady who devoted herself to charity and helping veterans.
O kendini hayır işlerine ve gazilere yardım etmeye adamış yaşlı bir kadındı.