EVERYTHING IN SIGHT in Turkish translation

['evriθiŋ in sait]
['evriθiŋ in sait]
gördüğü her şeyi
gördüğün herşeyi
gördükleri her şeyi
görünürde her şeyi
görünürdeki her şeyi

Examples of using Everything in sight in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You rob everything in sight. No questions asked.
Etrafındaki her şeyi çalarsın, soru soran olmaz.
Mr bolt owns everything in sight.
Bay Bolt gördüğünüz her şeyin sahibi.
When the door opens, killing everything in sight. we rain a hell-storm of laser fire.
Kapılar açılınca… görüş alanımızdaki her şeye… lazer yağdırıyoruz.
Everything in sight.
Herşey görünürde.
They used to come swarming out of that pass killing everything in sight.
Onlar genellikle bu geçiti kullananlara saldırır… görünen her şeyi öldürürler.
Walk all over the peasants, pocketing everything in sight.
Tüm köylülerin üzerine yürür, görünen herşeyi cebe indirir.
He's chasing pigs and blowing everything in sight.
Domuzları takip ediyor ve görünürdeki her şeye atıIıyor.
But didn't touch these succulent pigs? Isn't it weird the monster ate everything in sight.
Canavarın, gördüğü her şeyi yiyip besili domuzlara dokunmaması garip değil mi?
He just turned up here half a dozen years ago with his wife and started buying up everything in sight.
Altı yıl kadar önce karısıyla birlikte buraya geri döndü ve gördüğün herşeyi bir bir satın aldı.
The fiery blast of a nuclear bomb might vaporize everything in sight, but all that information is still in this universe, no matter how scrambled.
Nükleer bir patlamanın görünürde her şeyi buharlaştırmış olabilir ama tüm bu bilgiler şifreli bir şekilde hala evrende olabilir.
counting, everything in sight.
sayıyordu görünürdeki her şeyi.
It's not your fault that Nightsiders have hundreds of babies that eat everything in sight until they reach dry land and become sentient.
Nightsiderların yüzlerce bebeğinin olması ve gördükleri her şeyi yiyerek kuru topraklara ulaşma içgüdüleri bulunması sizin suçunuz değil.
You slash and burn, you buy everything in sight up to 22, then call me.
Yakıp yıkıyorsun, 22ye kadar gördüğün her şeyi alıyorsun, sonra beni arıyorsun.
Because of the financial scandal with the"pyramids"… armed insurgents are destroying everything in sight.
Piramit'' le olan finansal skandal yüzünden… silahlı asiler gördükleri her şeyi yok etmeye başladı.
watching pay-per-view all day eating everything in sight, including Housekeeping.
eve gelen temizlikçi dahil gördüğüm her şeyi yiyorum.
But they are highly unstable, prone to mutate wildly and eat everything in sight.
Ancak pisboğazlar son derece dengesizdirler vahşileşmeye meyilli mutasyon geçirirler ve gördükleri her şeyi yemek isterler.
Prone to mutate wildly and eat everything in sight. But they are highly unstable.
Ancak pisboğazlar son derece dengesizdirler… vahşileşmeye meyilli mutasyon geçirirler ve gördükleri her şeyi yemek isterler.
When these eggs hatch, sometime in the next 12 hours, the caterpillars inside will devour absolutely everything in sight.
Saat içinde bu yumurtalar çatladığında içindeki tırtıllar gördüğünüz her şeyi silip süpürecek.
you pushing and licking everything in sight like an animal!
ve sen görüş alanındaki her şeyi itip yaladın! Tıpkı bir hayvan gibi!
walked on walls, routed Pak Hok's twin-sword assault, and destroyed everything in sight.
Pak Hokun ikiz kılıç saldırısını bozguna uğrattı, ve görünürde herşeyi harap etti.
Results: 55, Time: 0.0587

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish