I'M DEALING in Turkish translation

[aim 'diːliŋ]
[aim 'diːliŋ]
uğraşıyorum
i'm trying
i'm working
i'm dealing
i'm doing
i have tried
struggling with
keep trying
inanın ben de
i'm dealing
trust me , i
iş yapıyorum
i do business
i'm dealing
i'm doing a job
do i do
do work
inanın ben de hiç mutlu değilim bakın ben

Examples of using I'm dealing in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I'm dealing with Shelly.
Shelly ile ilgileniyorum.
I'm dealing with this.
Look, the only thing I'm dealing now is an exceptional guest experience.
Şu an ilgilendiğim tek şey olağanüstü misafir deneyimi.
I need to know what I'm dealing with.
Ne ile uğraştığımı bilmem gerekiyor.
You see what I'm dealing with?
Ne ile uğraştığımı görüyorsun?
I'm dealing with her after I deal with this post-op infection.
Bu enfeksiyonu hallettikten sonra onunla da ilgileneceğim.
I'm dealing Mr. Verma.
Ben anlaşırım, Bay Verma.
I feel like I'm dealing with two people here,
İki farklı kişiyle uğraşıyormuşum gibime geliyor aday Felicity
You have no idea what I'm dealing with.
Neler ile uğraştığım hakkında hiçbir fikrin yok.
You see what I'm dealing with?
Ne ile uğraştığımı görüyor musun?
I'm dealing with this.
Bunu ben hallediyorum.
Kinda like to know who I'm dealing with.
Kimlerle iş yaptığımı bilmek istiyorum.
I got to know what I'm dealing with.
Ne ile uğraştığımı bilmem gerekiyor.
I'm dealing with this.
See what I'm dealing with here?
Burada ne ile uğraştığımı görüyor musun?
You don't know what I'm dealing with here.
Burada neyle karşı karşıya olduğumu bildiğinizden emin değilim.
You don't understand. This isn't some ordinary rat I'm dealing with.
Benim başımdaki sıradan bir sıçan değil. Anlamıyorsun.
Tell him I'm dealing with Fat Karl.
Şişko Karl ile pazarlık etmek için onu beklediğimi söylersin.
I should just take my money elsewhere! If its children I'm dealing with!
Eğer çocuklar ile karşı karşıya kalırsam, paramı başka bir yere götürmeliyim!
I'm dealing. I don't make deals with the devil.
Şeytanla anlaşma yapmam. Emir vermiyorum, anlaşma yapıyorum.
Results: 136, Time: 0.0612

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish