INESCAPABLE in Turkish translation

[ˌini'skeipəbl]
[ˌini'skeipəbl]
kaçınılmaz
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
kaçamadığımız
kaçmak imkânsız

Examples of using Inescapable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Draining the life from island after island… of inescapable death! by the bloodthirsty jaws… Hiding in a darkness that will continue to spread… chasing away our fish… until every one of us is devoured.
Kana susamış pençelerinde yok olana kadar! sırayla her adada yaşamın kökünü kuruturlar, ta ki her birimiz balıklarımızı kaçırır, Yayılmaya devam edecek bir karanlığın içinde saklanarak kaçınılmaz ölümün.
Draining the life from island after island… of inescapable death! chasing away our fish… until every one of us is devoured… by the bloodthirsty jaws… Hiding in a darkness that will continue to spread.
Kana susamış pençelerinde yok olana kadar! sırayla her adada yaşamın kökünü kuruturlar, ta ki her birimiz balıklarımızı kaçırır, Yayılmaya devam edecek bir karanlığın içinde saklanarak kaçınılmaz ölümün.
By the bloodthirsty jaws… of inescapable death! Hiding in a darkness that will continue to spread… draining the life from island after island… until every one of us is devoured… chasing away our fish.
Kana susamış pençelerinde yok olana kadar! sırayla her adada yaşamın kökünü kuruturlar, ta ki her birimiz balıklarımızı kaçırır, Yayılmaya devam edecek bir karanlığın içinde saklanarak kaçınılmaz ölümün.
The inescapable reality.
Kaçınılmaz gerçeklik.
And danger inescapable.
Tehlike de kaçınılmaz.
Not simple, inescapable.
Basit değil, kaçınılmaz.
The conclusion seemed inescapable.
It's comfortable and inescapable.
Rahat ve kaçınılmaz.
Quite, but still inescapable.
Öyle ama hâlâ kaçınılmaz.
Like a bunch of inescapable roommates.
Kaçınılmaz bir grup oda arkadaşı gibi.
The inescapable despair of desire.
Arzuların kaçınılmaz çaresizliği.
There's only one inescapable rule.
Hayat oyununda kaçınılmaz tek kural vardır ufaklık.
Yes, it does seem inescapable now.
Evet, artık kaçınılmaz görünüyor.
I'm haunted by my inescapable fate.
Kaçınılmaz kaderim peşimi bırakmıyor.
But still inescapable.-Balderdash!
Saçmalık!- Öyle ama hâlâ kaçınılmaz.
The inescapable reality. You're trapped.
Kapana kısıldınız. Kaçınılmaz gerçeklik.
Invisible, indestructible, and completely inescapable.
Görünmez, yok edilemez ve tamamen kaçılamaz bir kubbe.
The inescapable reality. You're trapped.
Kaçınılmaz gerçeklik. Kapana kısıldınız.
Yes, it does seem inescapable now.
Evet, şu anda kaçınılmaz görünüyor.
You're trapped. The inescapable reality.
Kaçınılmaz gerçeklik. Kapana kısıldınız.
Results: 202, Time: 0.0488

Top dictionary queries

English - Turkish