PRACTISING in Turkish translation

['præktisiŋ]
['præktisiŋ]
çalışmaya
work
study
try
practice
workin
attempt
run
operating
pratik
practical
practice
practise
handy
pragmatic
of practicality
hands-on
uygulamaya
to enforce
to implement
to apply
to practice
follow
to uphold
to practise
exerting
to impose
administering
yapmaya
to do
to make
to have
to build
alıştırma
to acclimate
to familiarize
antrenman
training
practice
workout
exercise
to train
practise
sparring
çalıştım
work
study
try
practice
workin
attempt
run
operating

Examples of using Practising in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tom spends most of his spare time practising the guitar.
Tom çoğu baş zamanını gitar pratik ederek harcar.
we have just started practising.
yeni başladık çalışmaya.
Just practising, Sharon.
Sadece, Sharon pratik.
Always practising.
Her zaman pratik.
Carl. Start practising harder, Neiman.
Carl. Daha sıkı çalışmaya başla, Neyman.
What you doing? Practising.
Ne yapıyorsun? Pratik.
Not today. But keep practising.
Bugün değil. Çalışmaya devam et.
Peering in at all the other children practising their piano.
Diğer tüm çocuklar piyanolarıyla pratik yaparlarken hem de.
I have been practising.
Ben de pratik yapıyordum.
You can't give treatment when we are practising.
Burası çok küçük, biz pratik yaparken siz tedavi yapamıyorsunuz.
Practising my new wheels.
Yeni sandalyemle pratik yapacağım.
Keep practising.
Don't worry. I'm practising my origami.
Origami pratiği yapıyordum zaten. Endişelenme.
Practising martial arts that way. What a man.
Dövüş sanatlarını bu şekilde uygulamak. Ne adam ama.
I was practising dance.
Dans pratiği yapıyordum.
We have never attempted to prevent any doctor from practising.
Şimdiye dek hiçbir doktorun çalışmasını engellemeye kalkmadık.
two people were executed for practising witchcraft.
iki insan büyücülük yapmaktan infaz edilmiş.
I am guilty of practising magic in Camelot.
Camelotta büyü yapmaktan suçluyum.
Sami was technically a good doctor, but his alcohol abuse prevented him from practising.
Sami teknik açıdan iyi bir doktordu ama alkol bağımlılığı onun çalışmasını engelledi.
Tristan's practising.
Tristan egzersiz yapıyor.
Results: 132, Time: 0.0827

Top dictionary queries

English - Turkish