YAPMAKTAN in English translation

doing
yap
yapar
yapın
öyle
işi
making
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
having
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
building
inşa
kurmak
yapmak
yapı
inşaa
bina
oluşturun
pretending
farz
davranın
taklit
yalandan
davran
numarası
gibi yap
farzet
varsay
done
yap
yapar
yapın
öyle
işi
do
yap
yapar
yapın
öyle
işi
does
yap
yapar
yapın
öyle
işi
make
yapar
yapan
daha
yapıyor
yapalım
yapar mı
kıl
yap
yapın
açın
have
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
has
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman

Examples of using Yapmaktan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Annen egzersiz yapmaktan hoşlanır mı?
Does your mother like to exercise?
Hata yapmaktan korkarim.
Afraid of making a mistake.
Şanslısın Vi. Büyükannen annenin saçını yapmaktan nefret ederdi.
Your grandmother hated doing your mom's hair. You're lucky, Vi.
Laneti yapmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing you can do except cast the curse.
Bu bebek yapmaktan çok daha zor.
That's so much harder than having a baby.
Burada eğleniyor gibi yapmaktan yorulmuş.
He's tired of pretending to have fun here.
Savunma Bakanlığına yeni silahlar yapmaktan… daha insancıl.
Rather than building better weapons for the Department of Defense.
Tom yapmaktan hoşlanmadığın neyi yapmaktan hoşlanıyor?
What does Tom like to do that you don't like to do?.
Bu durum nasıl benim kendi kahvaltımı yapmaktan daha büyük bir problem oluyor?
How is that a bigger problem than me having to make my own breakfast?
Çay yapmaktan iyidir, öyle degil mi?
Better than making tea, no?
Aşırım görüştekiler daha çok ne yapmaktan hoşlanırlar?
What do these extremists like more than anything?
Büyük bir tartışma yapmaktan vazgeçtik.
We ended up having a big argument.
Savunma Bakanlığına yeni silahlar yapmaktan… daha insancıl.
Rather than building better weapons with the department of defense.
Öfkemi saklamaktan, yokmuş gibi yapmaktan bıktım.
I'm tired of hiding my anger, pretending it doesn't exist.
Tom yapmaktan nefret ettiğim şeyler yapar.
Tom does things that I hate doing..
Bir patlıcan yemeği yapmaktan çok daha fazla. Yeteneklisin sen.
You have talent. More than enough to handle the eggplant dish.
Dengesizleştiğim için hata yapmaktan korkuyorum. Hata mı?
A mistake? I might make a mistake and get caught?
Bence bunu söylemek, yapmaktan daha kolay.
I think that's a little easier said than done.
Hatalar yapmaktan bahsediyorsun.
You talk about making mistakes.
O biraz spor yapmaktan sıkıldı.
He is bored of having little sport.
Results: 2521, Time: 0.0479

Top dictionary queries

Turkish - English