HAVING in Turkish translation

• sahip
• olması
• var
• ağırladığınız
• sahibi olmak
• geçiriyor
• yapmayı
• geçiriyor musun
• ilgili
• daha
• hiç
• beri
• zor
• doğurmayı

Examples of using Having in English and their translations into Turkish

Hen…- Having a good night?
İyi bir gece geçiriyor musun? Hen?

Um…- Hi, uh, thanks for having us. Sure.
Bizi ağırladığınız için teşekkürler.- Tabii.- Merhaba.

Are you two planning on having children? So tell me?
O zaman söyle bana… çocuk yapmayı planlıyor musunuz? -Öyle mi?

You know, having a job completely changes a man, Tom.
Biliyorsun, Tom, bir iş sahibi olmak, insanı tamamen değiştirir.

Boy, having a favorite slave is like having a favorite pig.
Oğlum, favori kölen olması favori domuzun olması gibidir.

My husband's having a heart attack. Hello? Yes.
Evet. Kocam kalp krizi geçiriyor. Alo.

By having a night of distasteable sex with someone that you care absolutely nothing about.
Hiç değer vermediğin biriyle bütün gece sürecek muhteşem bir aşk yaparak.

What's wrong with having a lot of sex if it makes me feel better?
Eğer daha iyi hissetmemi sağlıyorsa seks yapmamın nesi yanlış?

Do you remember the testimony at the trial, having dinner backwards?
Mahkemede yemeği tersten yemeyle ilgili ifadeyi hatırlıyor musunuz?

Having a good time, darling?
İyi zaman geçiriyor musun, hayatım?

Sure.- Hi, uh, thanks for having us.
Bizi ağırladığınız için teşekkürler.- Tabii.- Merhaba.

Did you and Haakon ever think about having any more children?
Haakon ile, başka çocuk yapmayı düşündünüz mü?

Being rich, getting married, and having a house were never your goals.
Hiçbir zaman senin amacın olmadı. Zengin olmak, evlenmek ve ev sahibi olmak.

Ah, it's a beautiful thing, having kids, raising them up.
Ah, ne güzel şey, çocuklarının olması, onları büyütmek.

My husband's having a heart attack. Hello? Yes.
Evet. Alo? Kocam kalp krizi geçiriyor.

Now, having passed the test, they take their first step into a larger world.
Şimdi, sınavı geçerek daha büyük bir dünyaya ilk adımlarını atıyorlar.

I feel like I owe you something for having you cool your heels all morning.
Sabahtan beri seni ağaç ettiğim için borçluymuşum gibi hissediyorum.

You don't think of Shakespeare having a father, do you?
Shakespearein bir babası olduğunu hiç düşünmemiştiniz, öyle değil mi?

Having a good time over here, Sophie? Yes.
Burada iyi vakit geçiriyor musun, Sophie? Evet.

She denies having anything to do with killing Wes. Idiot.
Wesi öldürmeyle ilgili her şeyi reddetti. Aptal şey.