SAHIP in English translation

have
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
own
öz
sahip
kendine ait
possess
sahip
ele
cariyeler
malik olduklarınızdan
edinin› diye
master
usta
efendi
üstat
üstad
sahip
hocam
uzmanı
massa
sahip
efendi
massanın
dominus
sahip
efendi
sahibinin
sahib
sahip
efendim
bey
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
owner
patron
sahibi
ev sahibi
dükkan sahibi
mal sahibi
got
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
has
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
having
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
had
var
sahip
hiç
daha
beri
zaten
yok
üzerinde
ilgili
zaman
owns
öz
sahip
kendine ait
owned
öz
sahip
kendine ait
possesses
sahip
ele
cariyeler
malik olduklarınızdan
edinin› diye
possessed
sahip
ele
cariyeler
malik olduklarınızdan
edinin› diye
owning
öz
sahip
kendine ait
possessing
sahip
ele
cariyeler
malik olduklarınızdan
edinin› diye

Examples of using Sahip in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
General Sahip babam, hizmetkarının karısıyla yatmış.
General Sahib, my father slept with his servant's wife.
Sahip. Bak. Illusion Otelle birleşmek için ne yapıyoruz?
Look, owner. What are we doing for the hotel take-over?
Sahip. Bu adama nasıl dayandığını bilmiyorum.
I don't know how you tolerate that man.- dominus.
Navarronun oğlu. Bu sana sahip değil mi?
Navarro's son. That got you, didn't it?
Bahar yeşilliklerine bedaya sahip olabilirsin ancak patatesler, emek istiyor.
You can get spring greens for free, but potatoes take hard work.
Bir bankaya sahip olmak gayri menkul işinin diğer tarafına sahip olmak gibidir.
Owning a bank is like owning the other side of the real estate business.
Hayır, Sahip Seth, hayatın kendisi bir 420.
No, Seth Sahib. Life itself is a 420.
Lütfen, sahip, kapıyı kapatın. Birazdan geçer.
Please, dominus, shut the door. it will pass in a moment.
Öldürdüğüm her sahip için kenara bir kuruş atsaydım… Evet!
Oh, yeah! If I had a dime for every owner I killed!
Gittiğin yerde bana sahip olmanın bir anlamı olmayacak. Senin sahibinim..
I own you. Not much point owning me where you're going.
Hayatım için. Biliyorsun, sahip, artık Hindistanın bir parçası oldun.
You know, sahib, you're part of India now. For my life.
Sahip. Bu adama nasıl dayandığını bilmiyorum.
Dominus. I don't know how you tolerate that man.
O kadar büyüklerdir ki bunlara sahip olanlar agizlarini bile kapatamazlar.
They are so big that their owner can't close its mouth.
O kadına sahip olabilirsin ya da kafandaki o orkinosu yakalayabilirsin.
You can get the lady or you can catch that tuna that's in your head.
Topraklara sahip olmak, gökyüzü ve rüzgâra sahip olmak gibi.
Owning the land is equal to owning the sky and the wind.
Sahip Berger… Ben Hintliyim.
Sahib Berger… I am Indian.
Hızlı… Durun, sahip, bizi izleyen insanlar var.
Swift… hold up, dominus, there's people watching.
Ilgilendikleri tek şey en büyük motora sahip olmak.
All they care about is who's got the biggest engine.
Karına sahip ol.- Neden bahsediyorsun?
What are you talking about? Get your wife under control!
Şirketimin daha sonradan geri alabileceğim küçük bir parçasına sahip olacaksın.
You will be owning a small piece of my company that I can call back.
Results: 20577, Time: 0.0384

Top dictionary queries

Turkish - English